Gecene vardığım gün başkasının hayatından hayatına karışmış gibiydim.Masal içre masallardan masalını yaşadık.Sıfırdan başlayan baş başalarımızın kaydın alındı. Sevda listemizde yeni mutluluklar eklenmiş huzurunun duvarına seni seviyorumu sonsuz kez yazıvermiştim.Ne ellerim sıfır, ne yüzüm binler ne bakışlarım, hepsi sayısal bir değer taşıyordu aşkımızın aritmetik hesabında.
Hissiyatlarımızın modüllerinden senli olma modunun pin kodlarını çözerek çözülmüştüm sana.
Gecenin zor/karanlık bir saatinde hecelenen yalnızlığımızı siliyoruz kalabalık coşkulara. Bir sonraki şarkının verdiğin heyecan ve duygunun kapılmışında radyo radyo geziyoruz seni çalmanın dahası ikimizin sevdiği Feriddin Düzağaç’tan bir parça arıyoruz.
Zihin mekanizmalarındaki aksak seslerin aksanı benim aksanımla birleşince bizce bir dille konuşuyoruz sen üstüne.
Neden bana gelişini görebilmek için ay ışığını beklerken bir karanlık oturuyor geceye. İyotlarını koyuyor ortaya …Hangi çözeltide çözüleceğiniz henüz hesaplayamadım.Karanlık üstelik deney yapamayız.Yalnız tensel deneyler zarar vermezi denemek gerekliğinde dudaklar ödevini yapıyordu.
''Uyku''çekilme prizmalı bilinçaltından gözkapaklarımızı kaçırıyor bilince. Gözler zorluyor uyumayı.Bir ömür beklemişim seni,hemen uyumak bizim bulutlar arasında uyuyan ay’a yazık.Ay yok, nefsin ayıları oynaşırken içimizde suların sularla buluşma sondajında ince sınırı eşme hürriyetini yaşadık.Gece kendiliğinden teslim oldu kollarında.
''Yaz ''yaşıyoruz ama ben hiçbir şey hissetmiyorum bu karanlık soğukta
manik depresif melankoli arası uykulara söz geçiremediğimden olmalı.
İd- süperego dengelerim denginde ruhuma özerk günceler sıralıyor.İyi ki gelmişsin. Yoksa farklılığımın maskesinde reklam mı yapıyorum anlayamadım sevgilim.
Farklıyım tribiyle gönlünün tribünündeki her hisse alkışlandın belki ondandır bu kadar sana bağlanışım.Farkında olmadığın renklerle dolu bir dünyanın döngüsünde rengine boyanmış haldeyim.Hallerime hal eklerinin tümünü ekleyerek yalın halini çoğuldanmış ve özlem yazınlarımın kalemi olmuşsun.Kendi özünün bahçesi,kendine ait sırların sırrı,bir kuş tüyü gibi süzülüp gitkalların,masalların,iyiliğin iyileri,hayata bakışının akışı,müziğinin ritmi -kendi yaptığın yapılmışlar-,hayallerin son hali,tanımların ve benin çok anmalarında kaybolmuş yedi cennetli bir sen kenti oluyorum. Denizsin,derinsin,ulvisin, umut gecemin ay’ısın kraterlerinde su aradım su olma haline geldim.Berrak her akışına ömürden öte bütün ötelerimi yükledim.Format çekilen kalbimde başka virüsler, güzellerin kalıntıları yok bilesin.
Başka güzellerle karşılaştıramıyorum seni biliyor musun? Usum bu usanmış bu uyumsuzluğu algılayamıyor.Seni sıradanlığın içinde sıraya girmiş onca güzelle kıyasa kabil bile etmiyorum.Sen farksın.Senin elektik elektriğinle aydınlandı tutkularımız.Apaydın bir sevda güncesine hecelerimi alfabe eyledik.Boş ver boş verilmişlikleri . Kendisini aşk kentin kıyısına fırlatılmış bir dün gibi olmayalım. Hep güzel yarınların yari olarak hep yarınlar olalım.
Bugüne ne kadar umutsa yarın durmak bilmeyen sırların işvesinde işvelerini artırarak yaşa beni.
Sandıların değil, sanrılı hallerden kaçmış huzurun sahilinde bütün beyazlarınla kalmalarımın yakamozu ol
Oyalanmaların oyasını işle,bir ömür oyalan yedi cennetli,yedi tepeli gökkuşağı düşlü İstanbul’umda.İçimde yaşat başkentliğini.Şehir ol,aşk ol, ömür, sen ol, ben ol ol vaki her olurlarımıza.
Kayıt Tarihi : 27.1.2009 11:20:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!