Geçmişten günümüze yüzyıllardır gerçek manası ile ne şiir ne de şair'in tanımlanabildiği söylenemez.En belirgin saptamalar da görülen o ki,dilin doğuşunun bir yerde,şiirin doğuşu ile özdeşleşmiş olması.Yani Dil/şiirin doğuşunu sağlamış,şiir dilin gelişimini tamamlamasına yardımcı olmuştur.
-Biz şairler her yeni şiirimizi bir öncekinden daha mükemmel ve ulaşılan en ala şiir olarak kabul ederiz.Vakti zamanında bunu platon da yapmış ve şiirler
benim için 'Büyülü Sözler'anlamı taşır demiştir.
-Şiirin türküsel/şarkısal boyutu günümüze kadar tüm kültürleri tanımamız da gerekli katkıları oluşturmuş; Toplumları kaynaştırmıştır.Aslında şiir her ülke'nin bir nev-i göndere çekilmiş bayrağı gibidir.
-Lirik-epik-dramatik-pastoral-didaktik ve de statik olarak adlandırdığımız şiir kolları son yıllar da serbest konumu ve evrenselliği ile de dünya milletlerinin
tanışma/diyaloğ alanlarının en önemlilerinden biri haline gelmiştir.
-Toplum ve kişisel duyarlılıkların ortak dili olmanın yanı sıra gerek ulusal ve de gerekse uluslararası birliktelikler de mesaj içeriği bakımından en ön planda ki yerini almıştır.Kısacası dil-din-ırk-meshep-yöre-bölge-kıtalar arası iletişim ağımız olan şiir...Hayatımızın ta kendisidir.Özellikle de bir şair için.
Ne zaman güneş batsa bu son gecem diyorum
Vazgeç yalan dünyanın köhne saltanatından
Yetişir bunca keder, bunca elem diyorum
Her şey sağır içimde ne şiir ne musiki