Bunaldı kadın! ...
Eski yatılı okulun teknik yöneticisi, müzmin bekar, hayata illallah, Tacittin Zübük Efendi gibi çok yakında “YETERİNG LAN! ! ! ! ” diye bağırmak üzeredir…
Aman yanlış anlaşılmasın. Ürktü falan sanmayasınız sakın. Sadece konuşamadığı için dili şişti, o kadar. Dostları tenzih ederek, kendini dünyanın kralı sayan aerodinamik makinelerden; “aman efendim, sepet efendim, saygıdeğer hanımefendi üstadım” diye çığıran müsvedde-i baklava ve asit oranı yüksek yağ efendilerinden; ortaya çıkma cesareti bulamayıp da karanlık gölgelerde yalancı rumuzlar altında dönerci bıçağı ile ahkam kesenlerden; sosyal terapi salonlarında mastürbasyona son hızla devam edenlerden resmen ve ilanen bıktı artık. Bıktı, bıktı, bıktı.…
Uyarıdır:Rahat bırakın, sıkmayın, ellemeyin kadının özgürlüğünü! ! !
Daha nelerden bıkmadı ki? Hatun kılığına girmiş, insan benzeri had safhada ukala bir “homo sapien” (“neanderthal” bile olabilir pekala) soruyor kadına; neden yalnız yaşıyormuş efendim? İnsan içine çıkmalı, hayata karışmalıymış, falanmış feşmekanmış; camekanmış! ...Sana ne oluyor zilli teneke? Kaşındığın her halinden belli de sana batan nedir, onu anlamak zor işte.Yalnız yaşadığını nereden çıkardın hem? Ayrıca kadının unuttuğu hayatı öğrenmeye senin ömrün yetmez sanal dünyanın dandik üretimi; çabuk tüketilmeye müstahak, aynaya sureti düşmez “homo erectus” ey! ... O sana hiç soruyor mu, bastıramadığın kompleksler altında paspaslanmış ne biçim bir cahil hıyarto olduğunu, ha? ...
Uyarıdır: Herkes kendi işine baksın! ! !
Sahneye “pembe oyunlar” koymalıymışız efendim! ..İnsanları mutlu etmek içinmiş. Yahu sipariş ayakkabı mı bu? Sanatta mutluluğun alakart ısmarlandığını da ilk kez duyuyor kadın. Tepesi göçük vaziyette. Anlayacağınız dam akıyor. Daha iyi bir fikri var. Diyalogu beceremediğimize göre, “Sağır Monologları’nı koymalıyız” diyor sahneye. Sonra da köşedeki fırında iyice altüst kızartır ve münasip yerlerine papatyalar takarak servis ederiz sofraya. Gül fazla ağır kaçar hani! ...Ne hoş bir fikir, değil mi :) Açınız kulaklarınızı ve dinleyiniz efendiler. Sanat, başkaldırıyı en güçlü şekilde ifade eden estetik ve devingen yöntemlerin bütünüdür. Sanat, uyumu içinde gizleyen yaratıcı bir tür isyandır! .. Sanat özgürlüktür! ...Naif bir mutluluk reçetesi değil…
Uyarıdır: Sanata müdahale etmeyiniz. Aksi takdirde elleriniz fena halde “cısss” olur! ...
Bunaldı kadın! ..
Ruhunu öpeyim Aziz Nesin, nerelerdesin? Ve Serdario Can, hıyartolar hakkında söylediğin her şeyde haklıymışsın dostum…(Kim olduğunu sormayın sakın kadına. Bu alemden biri değil O. Allah’ıma bin şükür ki değil, yoksa telef olurdu vallahi! ...Belki de telef ederdi. Hiç belli olmaz! …) “Hıyaran’ı dinliyorsam, demek ki ben de bir hıyarım! ..” diyen “Hıyaran” yazarı dost, sen de yerden göğe kadar haklıymışsın…
Uyarı: Dost sözü dinlenmeli….
Daha çoook uyarısı var kadının. Bu günlük bu kadarı yeter. İdare edin artık.
“Bilmem anlatabiliyor muyum? ....”
:))))))))))))))
……..
Uyarı Notu: Haşırttt eleştiri sevmiyorsanız ve hayatınızda hiç Bukowski okumadıysanız eğer, sakın ola bu yazının yanından bile geçmeyin. Düş sağlığınız bozulabilir! ....
(13 Aralık 2003)
Naime ErlaçinKayıt Tarihi : 13.12.2003 12:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Naime Erlaçin](https://www.antoloji.com/i/siir/2003/12/13/gerceklerim-hiyartolarim-ve-siz-dumduz-yazi.jpg)
inanki yaşla guldum....harikaaaaaaaaaaaaaaaaaaaa,
Ey Amazon kadini, ben de sana columden bir kılıç hediye alıcaktım.............. :-)) sevgiyle daima....iyiki varsin canim....
Sevgilerimle
TÜM YORUMLAR (7)