Gerçeklerden gerçekler

Artık arama beni bulamazsın
Ben artık bulunamayanların arasına karıştım
Cesedim yok ortalarda belki bundandır şüpheye düşüşün
Çünkü ben öncedende bulunamıyordum, hiçbir yerde görülmüyordum
Daha doğrusu beni görenler gördüğünde unutuyordu
Ellerinde olmadan beni hatırlayamıyorlardı
Farketselerde bilselerde varlığımı hissetselerde algılayamıyorlardı
Gözleri değildi yanılan gözleri gerçekleri görsede aslında inanmıyorlardı
Hayır imkansız bu “O” değildir diye bana yakıştıramıyorlardı
Işıkların gözlerini kamaştırmasından değildi bu
İnanmayışları gerçekleri bana layık göremeyişlerindendi
Jilatini hiç açılmamış yeni hayatların bana verilmesini
Kabul edemeyişlerindendi aslında bunlar
Laf olsada sözüm geçsede arkamdan konuşsalarda
Mağrurluklarına yenik düşerek kabullenemiyorlardı gerçekleri
Neden bu adam olsun ki neden bu yüksek yerlere bunu getirsinlerki diyorlardı
Ondan başka adam mı kalmadı onun eliyle yaptığını, yapacağını
Önümüzdekiyle yaparız diyorlardı arsızca utanmadan
Parayla pulla şan şöhretleydi onların işi
Rahatlığı bırakıp da kim çıkabilirdi ki çakal avına
Sözde onlardı vatanın asıl sahipleri oysa ki satılıyorlardı bir çuval una
Şan, şöhret benim umurumda değildi benim umurumda olan kutsallardı
Tabiki onların kutsallarıyla benim kutsallarım farklıydı
Unuttukları herşeyi ben getiriyordum zorlada olsa akıllarına
Ümitleri tükenenlere ümit veriyordum hiç yorulmazcasına
Vaatlerimi hep gerçekleştirdim sanki bir olan Tanrıymışçasına
Yaptıklarımı gördükçe inanıyorlardı sonra tekrar inkar ediyorlardı
Zamanı gelince herşey oluyordu ama tekrar unutuyorlardı herşeyi kudurmuşcasına

Zaten ben onların ne imanlarına inandım ne itikatlarına nede inandıklarına
Yobazlıkları almış gitmişti alemlerin bir ucundan taa diğer ki ucuna
Vaat edilenler neydi kimler vaat ediyordu aldırmazcasına
Ümitlerini tüketerek koşturuyorlardı herşeylerini veriyorlardı yalanlara doymazcasına
Uyaranları sevmiyorlardı uyarıcıları lanetliyorlar, etiketliyorlar iftiralar ediyorlardı
Tanıklarıda kendileri gibi yalancıydı iftiracıydı ve övünç duyuyorlardı bunlarla
Şımarık çocuklar gibiydiler ama onlar çocuklar gibi masum değildiler saldırıp durdular hep kutsallara
Senin haddinemi kalmıştı oysa bir milletin adını tarihe gömmeye çalışmak
Rahatça meydanları boş bulmuçcasına kudurup ordan oraya koşturmak
Peşindekilerin hepsi aynı fabrikadan çıkmış ürünler gibiydi beyni durmuş varlıklardı
Ömür deyince akılları bulanıyordu bırakmış gibi gözüküyorlardı dünyalıkları
Onursuzluğu onur, gurursuzluğu gurur sayan bir topluluktu oysaki onlar
Neden diye hiç düşünmeden peşinden gidiyorlardı emanete vermiştiler beyinlerini sanki
Madem bu beyni kullanmayacaklardı da niye bunlara beyin verdin İlahi
Lafa gelince de mangalda hiç kül bırakmayan bu külhan beyleri
Kabul etmedikleri gibi gerçekleri büyük bir azimlede savunuyorlardı şerefsizleri
Jileli elbiseler giymiş orospulara benziyorlardı çıkarları için saf değiştiriyorlardı sürekli
İnandıkları şeylerin aslı astarı çıkarlarına uyduğu zaman İncil bile onlara göre değişmemişti
Işıklar ne kadar aydınlatsada alenen göstersede tüm gerçekleri
Hayır bu inkar etmekti herşeyi onlara göre Kuran bile yeterli değildi açıklayıcılar olmalıydı
Gerçekleri ters yüz edip soğutmak için bir dünya insanı bu yüce dinden
Farklı farklı mezhepler türettiler kendilerince uydurdukları dinden
Ellerinden gelenleri yapıp uydurma hikayelerle bezeştirdiler İslamı
Düzgünce dinleyip anlamak dururken kıçlarıyla anladılar yozlaştırdılar bilerek İslamı
Çetrefilli olaylarla çevirdiler ki kutsalları her bir yönden kuşatarak
Canlarının istedikleri gibi evirip çevirdiler dini
Bilerek isteyerek vebaline aldırmadan alet ettiler herşeylerine kutsalları
Allahı bile şahit ettiler yalanlarına hemde hiç utanmadan ve gocunmadan

Ama Hakkın kendisi zaten herşeyi bilmekteydi ezelden ebede kadar
Ve uyarmıştı kitaplarında kullarını olacaklardan haberdar etmişti
Bu yüzden okutmazlar okusanda anlamazsın bir bilene sorman lazım diyorlar
Ama gerçeklerin üstünü hiçbir zaman kapatamazlar ve kapatamayacaklarda
Bilesin