Hüzünlü, yorgun bir sonbahar akşamında,
Gerçeğin denizinden hayalin sahiline çıkıyorum.
Pusulasını şaşırmış gemi misali sürükleniyor,
Sabahtan kalma dağınıklığımı toparlıyorum.
Etraf alabildiğine kalabalık, bense yalnızım.
Masalarda oturmuş okey taşı dizen adamlar.
Bardakta yarım çay, yazmayı bekleyen kalem,
Rüzgâra direnen kâğıt, yaprak sonbahara teslim.
Davudi bir ses duyuluyor, akan zamanı aralayan,
Özenle seriyorum ceketimi, çimlerin üzerindeyim.
Umursuzca kibrin boynunu büküp yere kapanırken,
Şaşkın ve de garip bakışların nazarına uğruyorum.
Ellerim gerçeğin semasına duaya kalkarken,
Hayalim kollarımı rahmetin boynuna doluyor.
Vücudum gerçeğin uzağında bir garip duruş,
Hayalimle sonsuz aşkın vuslatına koşuyorum.
Yavaşça topluyorum ceketimi ve hayallerimi.
Herkes kaldığı yerden devam ediyor hayata,
Kimi vazgeçemediği kendi gerçeklerini yaşıyor,
Kimi de benim gibi gerçeklere inat hayallerini.
Kayıt Tarihi : 5.8.2022 19:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
(14)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!