Gerçekle Kurgu Arasında Gizlenirken Soyu ...

A. Esra Yalazan
198

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kızıl, sıcak Afrika tozunun uyuşuk adımları boyadığı sokaklarda yürürken avucumda sıktığım pütürlü bir nehir taşı gibi taşıdım onun hayalini. Çocuk haline özenip okaliptüslerdeki güvercinlerin kuğurmasını dinledim. Beyazların, melezlerin ve siyahların görünmez çizgilerle ayrıldığı ve her şeye rağmen en çok siyahların aşağılandığı çürük çöp kokan mahallelerde gençliğiyle yürüdüm. Sonradan okul hayatının en büyük sırrı olduğunu itiraf edeceği Katoliklikle yüzleştiği kiliselerin rutubetli ahşap sıralarında oturdum. Annesinin fotoğraf albümlerini karıştırdığında onun gerçek bir hayatı olmasına şaşırması gibi ürpererek takip ettim utangaç yazarın izlerini. İki okyanusu birleştiren dar ve yüksek burunda durup yüzümü, bedenimi ılık rüzgârlara tutunca, bir yazarın doğduğu coğrafyada onu tasavvur etmenin manasını da idrak ettim.

Capetown’dan uzaklaşıp ufak bir kasabaya yerleşen bir çocuğun hafızasına kaydettiklerinden süzülenleri düşündüm kendime doğru yaptığım o ıssız yolculukta. Kim bilir kaç kez şiir kitaplarını çantasına atıp saklandığı tropikal bahçelerde, ayaklarını yakan kızgın kumlarda, insansız, köpeksiz parklarda, öğretmenlik yaptığı üniversitelerin tenha avlularında dolaştım günlerce. Annesi kadar sevdiği çiftliklere girdiğimde kesif bir yalnızlık duygusuyla gece kuşlarıyla muhabbet edişini işittim. Birbirlerine mırıldanan, tüylerini hışırdatan uysal hayvanların arasında kendini neden güvende hissettiğini daha iyi anladım.

Yıllar evvel sevdiğim bir yazarın silik hatıralarının izini sürerken, Nobel alacağını onun gibi bilmiyordum. Ümit ediyor muydu, bilinmez. Belki de ilerde ‘kurgusal otobiyografi’ diye nitelenecek olan Taşra Hayatından Manzaralar’da itiraf edeceği gibi ölüme edebiyatla direnmek ve sonsuzlukta yitip gitmemek için yazıya sıkıca tutunmuştu.


Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta