DÜŞÜN gurubumuzun GERÇEK YAŞAMİKAYELERİ Çalışması olarak yazılmıştır.
Mevsimlerin en sıcak ayı ağustostaydık. Yılların yaşam stresini ve en çokta kendimle baş başa kaldığım yalnızlık saatlerimi değerlendiriyor, kendimi yenilemek ve yaşama daha güçlü sarılmak için var olan tüm verileri çarşaf çarşaf çıkarıp sonuçları üzerinde analizler yapıyordum.
Ertesi gün ve daha sonraki günler için kaygılarımdan kendimi arındırmaya çalışıyordum.
Kendi kendime dokunmuş ve hatta yerden yere vurmuştum. İçimde pişmanlıklar, kaygılar her şey birbirine karışmış ve ölümü düşünecek kadar ileri gitmiştim.
İntihar değil. Sadece yılgınlıktı benimkisi.bu nedenle ölürsem kurtulurum diye düşündüm sanırım.Ölümü uyumak gibi düşünüyordum.
Hayatta ben en çok babamı sevdim
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Devamını Oku
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
17 Ağustos gecesi 3:15'te öyle bir sarsıntıyla uyandık ki İzmir - Çeşmealtı'nda, depremin merkez üssünün çok yakında olduğunu zannettik. Belki İzmir'de belki de Ege Denizi'nde. Gerçeği sabah televizyondan öğrendik.
Kabus gibiydi. Olayı yaşayan birisinden ilk kez bu kadar etkili bir 17 ağustos olayını okuyorum. Sevgili Hekim dost yüreğine sağlık. İnsanların gösterdikleri o güdüsel davranışlar tüylerimi diken diken etti. İnsan olmak her durumda geçerliliğini korumalıdır. Hele yıkım ve vurgun durumlarında daha önceliksiz ve daha insan olarak.
Caresizliğin yaptırmayacağı şey yotur buna cehalette eklenince durum felaket olur geri kalmış ülkelerde yaşanan acılar asıl sorumlu sistemdir halkını adamdan saymiyan vurguna talana göz yuman etkileyici bir yorum kutlarım saygılar
İnsan onuruna yakışır bir dünya umuduyla.Selam ve saygılar.
Sevgili dost 17 AGUSTOS 1999 yılı pazartesiyi salıya bağlayan gece sabaha karşı 3:15. Tüm Türkiye ağlamaya başladı Yalova, İstanbul, Sakarya gölcük
Bir şey yapamamanın izdirabi acısını her zaman yaşadık içimizde binlerce insanımızı gömdük kalitesiz malzemeden yapılmış olan binaların altına. Ve hiç kimse bunun hesabını veremedi. Kimse istenmedi de zaten hep suskun kaldı hesap soracak olanlar, Çünkü baştan kendileri suçluydu, Resmi binalar çok daha hızlı canavara dönüşmüş yatılı okullardaki çocuklarımızı yutup geçmişti.
Dost daha fazla bir şey yazabileceğimi sanmıyorum. Güçlü kaleminizi kutluyorum ve hiç unutmadığımız ve unutamadığımız 1999 17 ağustosuna tekrar geri dönüş yaptım hikâyenizle ve yine doldu gözlerim, bir kuş kalbi gibi çırpınıyor yüreğim
Bütün sevgiler sizinle olsun ve artık insanlar hayvana dönüşmesin.
Sevgiler
Bu şiir ile ilgili 4 tane yorum bulunmakta