Akşam,erkenden indirdi perdelerini buralarda.Nusaybin,kendi macerasını yaşamak üzere bir kez daha sustu.Simsiyah ortalık.Gecenin içine hiç alışık olmadığımız sesler düşüyor, ne ki beklediğimiz sesler değil bunlar.Çünkü bir süre daha yüzleşeceğiz bu gerçeklerle..
Keşke bu akşam yazısını aşağıdaki görselde sessiz sedasız duran evde yazıyor olsaydım.Ötelerden gelip kıyıya yanaşan seslerle buluşabilseydim.
Güçlü bir düş,değil mi benimkisi…
Kimileyin bir ses bekleriz; değişmek isteriz o sözcükleri duyunca.P.ONAY’ın şiirinde olduğu gibi.O zaman kendi sesimiz duyduğumuz seslere karışır:
‘’sesin sesime düştü
seslendin / ses verdim
sesli harflerle kuruldu cümleler
sesini sevdim’’
Duyduğumuz her ses sevindirir mi bizi acaba?
Radikal’in 12 Temmuz 2002 tarihli KİTAP ekinden notlarıma taşımışım aşağıdaki alıntıyı:
‘’Bukowski'nin kalbinde herkesten sakladığı mavi bir kuş vardır; pır pır havalanmaya çalışsa da sadece geceleri uçmasına izin verir; herkes uyuduktan sonra. Mavi kuş kederlidir, insanı ağlatacak kadar ve Charles Bukowski sorar: “Ama ben ağlamam, ya siz? ”
Kapalı Bir Kapıdır Cehennem / Şiir
Charles Bukowski
Apansız açarız gözlerimizi; irkiliriz.Neler gördüğümüzü anımsamaya çalışırız şoktan kurtulduktan sonra.Derken rahatlarız,taşlar yerli yerine oturur:
- Amma da saçmaydı,deriz.
Sahi,saçma mıdır Bukowski’nin sorusu ve aldığı yanıt? Sesi,Mavi Kuşun sesiyle bütünleşmiş midir?
Oysa biz o düşün içindeyken ya da kıyısından kenarından geçiyorken,ürküntü duyduklarımızın benzerleriyle gerçek yaşamda da karşılaştığımız olur.
Akşamınız ve uzantısında sizi uykunuza çağıracak olan gecenizin içinde, zamanınızı ve mekanlarınızı kaybetmeyeceğiniz güzel düşlerin peşine takılınız.
Örneğin Ömer TURAN’ın Kimya Meselesi’nde dediği gibi:
‘’
al bu sesimi
sür saçlarına
düşle gerçek yer değiştirsin
hikayene gelirim belki
kapıları açık tut sevgili…
ağzında ıhlamur çiçeği yetiştiren kadın
seni seviyorum
suçuna ortak et beni. ‘’
Ne güzeldir böyle suçlara ortak olabilmek,değil mi?
Size Murathan MUNGAN’ın ilinden; MARDİN’den yazıyorum.Böyle olunca MUNGAN’dan bir alıntıya yer vermeden de olmuyor.Hürriyet’teki röportajında şöyle diyor Şair:
*Şiir, gerçekten güzel yalan söyleyebilmek midir?
- Felsefi olarak öyle. Şiir bir hakikat sanatıdır ama yalan söyleyerek yapılır. Bir şiirinde, “Geceler yalnızdır” dersin, öbür şiirinde, “Hiçbir gece yalnız değildir” dersin. İkisi de doğrudur, çünkü şiirin doğrusu hayat gibidir, değişkendir. O yüzden, bilim dili değildir, yalanlaştırılmış hakikattir. Temel malzemesi odur. Bu da paradoks ama yaşam da böyle bir şey. ‘’
Saygımdasınız.
Hepinize iyi akşamlar/geceler diliyorum.
yirmidokuznisanikibinonaltı
Necdet ArslanKayıt Tarihi : 29.4.2016 21:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Kardeşim 'tür değişikliğine' gitmiş, anlaşılan..
Ne desem şimdi.. 'Sesler kendi yörelerinin meyvesine benzer..' Hiç bir kavun Kırkaağaç kavunu kadar lezzetli olmaz mesela.. Datça'da serinliğin sesi ile Nusaybin'de ateşi yüksek havanın sesi de birbirine benzemez..
O nedenle bir yörenin sorununu öbür yörenin çözümü üstlenmeli, birinin eksiğini diğerinin fazlası gidermelidir..
Kalemine kuvvet Kardeşim..
Saygımla...
Listemde eseriniz,tebriklerim ve saygımla
TÜM YORUMLAR (4)