Onur BİLGE
Biz ne cesur insanlarız! İnsanlara ihtiyaç duydukça herkesi hayatımıza doldururuz. Sonra da şikâyete başlarız. Oysa tanımadığımız kişilerin çok zararı dokunamaz bize. Ya tanıklarımızın! ? Hayatımıza giren kişilerden neler çektiğimizi bir düşünelim! .. Fakat daha önce, kimleri topladık başımıza?
Kendimizi bildiğimizde, bir ailenin içine düştüğümüzü fark eder, kabulleniriz. “Anadır babadır; kızabilir, vurabilir…” diyelim. Ablalar, ağabeyler de öyle... Neden? Çünkü onlar bizim iyiliğimizi istiyorlar. Yani üzülmemizi, darılmamızı, kısaca ruhsal ve bedensel acı çekmemizi istiyorlar. Aksi halde dayak ve azarı değil; konuşmayı, öğüt vermeyi yeğlerlerdi. Diyelim ki; bu yöntem iyiliğimiz içindir, beklenen iyileşme görülebiliyor mu? Hayır, aksine! .. Nefret, kin, öfke, isyan, ruh ve akıl hastalıkları...
Küçüklüğümüzde; can sıkıntısı, arkadaşlık etmenin çekimi, oyunun tadı, bizi arkadaşların arasına iter. Vakit su gibi akar, oyun tatlıdır, arkadaş ihtiyaçtır. Arkasından; kavga, dargınlık, üzüntü... Büyü bozulduktan sonra zorlama başlar. Ne tadı kalır ne tuzu... Çocuklarda kin ve nefret olmaz sanırız. Bilinçaltında neler gizlidir, bilemeyiz. Onlar büyüklerden daha gururludur, daha hassastır. Asla unutmazlar.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
İçinde bulunduğumuz yüzyıl,geleneksel sosyal yaşama değgin değer yargılarını hızla ufalıyor.Özellikle dostluk,arkadaşlık,aile bireyleri arasındaki etkileşimler...gibi sosyal boyutlu ilişkilerdeki kırılma son derece hızlı bir ivme kazanıyor.İletişim çağının olanakları,kültürlerin''ulusal boyutuna'' karşı özendirici silahlar geliştirerek bir bir devreye sokuyor ve kimlikler sözüm ona evrenselleştiriliyor.Dünya düzleminde hızla ''tek tipe doğru''bir yöneliş dikkatlerden kaçmıyor.Bugün için İstanbul'un kültür semti diyebileceğimiz Taksim'de 15 yaşındaki bir gencin konuşma yöntemiyle,giyim kuşamıyla,arkadaş edinme uğraşlarıyla,Anadolu'nun en ücra köşesindeki bir köyde yaşayan gencin hallerinde benzerlikler görülüyor.Londra'da yaşayan bir genç kızla Ardahan'da yaşayan bir erkek ''sevgi/aşk'' bağlamında etkileşebiliyorlar.
Etkileşim,beraberinde ahlakta kirlenmeyi,kimlikte transformasyonu da getiriyor.Böylelikle ilişkiler bozuluyor;davranışlar değişior;sosyal yaptırım kuralları dejenere oluyor.
Onur Bilge'nin sorguladığı konuların temelinde bu sorunsallar yatıyor.Kişinin bozulması aileye,ailenin bozulması sokağa,okula,kışlaya;kısacası içinde yaşadığımız topluma sirayet ediyor.
Toplumların,ulusların anlaşılar ve katlanılabilir bir sosyal ilişkiler yapısını gerçekleştirebilmesi için ulusal politikaların yaşama geçirilmesi,konunun akademik yönlerden acilen incelenmesi ve çözümler üretilmesi gerekiyor.Öte yandan ''MİSTİK'' değerlerin de ''ölçülü olarak'' kavrtılmasında sayısız yararlar olduğu inancına katılıyorum.
Değerli Arkadaşımın bu makalesini imrenerek okuduğumu söylemeliyim.Tebriklerimle...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta