Gerçek sanatçı bize güzel düşler sunan değil, gerçek yaşamı sunandır. Sanatçının görevi belki bir anlamda yaşamı yaşanılır kılmak için çabalamaktır. Ama yaşamı sunarken düşsel olanı değil, gerçek olanı sunmalıdır. Masal dünyasını çocuklara bırakalım!
Gerçek sanatçı yaşamı güzelliğiyle çirkinliğiyle, yanlışıyla doğrusuyla olduğu gibi sunarken çözüm de gösterendir. Otobüs kuyruklarında da problemler dillendirilir. Minibüs sürerken de... Kahvehanelerde de 'hay ben bu...' diye başlayan küfürle karışık sorunlar dillendirilir. Ama incelik yoktur, çözüm yoktur bu şikâyetlerde...
Şunu da unutmamalı. Sanatçıyı sanatçı yapan öz ve sözse eğer, gerçek sanatçı, özünü sözüne yansıtandır. Söylediklerin ne olursa olsun seni büyük adam yapmaz! Ne söylediklerin, ne yazdıkların ne de şekil verdiklerin kişiliğini tam yansıtmaz! Onlar ancak göstermek istediğin yönündür. Önemli olan yaptıklarınla kişiliğinin örtüşmesi, içindeki adamlık nüvesidir. Kişilik ise söylenenlerle değil, yaşananlarla ilgilidir!
Fakat yaşanılandan ayrıksı gelişen sanat, sözüm ona sanatçının yaşadığı güne kadardır. Yalanlara yeni yalanlar katıldığı sürece yaşar. Dışarda gerçek yaşam sonsuz hızla akıp giderken, yalanlar tükenince yaşamdan ayrıksı, o şatafatlı sanatın da bittiği gündür!
'yok olmak üzere çıktığım koşuda
h e r - m o l a d a
bana su veren biridir sevgili
öpmeye / sevmeye