gün erkenden terk etti haince, ihanete inat
gece de almıyor içeri, lütfumu teptin diye
zamanın unutulmuş, izbe köşelerindeyim şimdi
ne serin bir gölge kaldı sığınacak, ne de sıcak bir sine
İbrahim’in ateşinde kavrulmuş o koca yüreğin
fısıltılarına saklanmış amansız terk edişlerdeyim
iki yanı kör karanlık zamanlar tanıdım çokça
oksijen bolluklarında bile boğulmuşluklarım var
sıtma nöbetlerinde ölüp ölüp dirildiğim Afrika
acılarında un gibi kavrulduğum telafisiz kayıplarım
/tekmil dertlerin özeti say kısaca
kederi kadar renkleri de bol ömrümü/
anladım ki gerçek ölüm ‘terk-i dünya’ değilmiş
yaşanmışlıkların ardından gelen endişe nöbetleri
mahkûm ediyorsa insanı sevdasından uzak diyarlara
hazan yaprakları gibi gel/gitlerde savruluyorsan
ardında bıraktığın can, artık gerçek bir ölüdür, yaşayan
ki, gerçek ölüm ‘terk-i dünya’ değilmiş; beni öldürüyorsun
sen hala yaşıyorsan, sorun olur sanma, kendini ‘yaşıyor’ san
01.06.2012 – Bingöl
Müjdat BilginKayıt Tarihi : 2.6.2012 12:35:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
iki yanı kör karanlık zamanlar tanıdım çokça
oksijen bolluklarında bile boğulmuşluklarım var
sıtma nöbetlerinde ölüp ölüp dirildiğim Afrika
acılarında un gibi kavrulduğum telafisiz kayıplarım
Değerli dost,Usta kalemden harika bir şiir okudum.
Emeğine,yüreğine salık.
Başarılarınızın devamını diliyorum.
Saygılar usta kaleme....
TÜM YORUMLAR (13)