Gerçek Hikayelerin Mutlu Sonları Yoktur

Batıkan Kaymaz
56

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Gerçek Hikayelerin Mutlu Sonları Yoktur

Yürüyoruz yolda, kilitlenmiş trafik, korna sesleri, şu seyyar satıcı çığlığı, kızarmadan yüzü hiç sokağın ortasında eşine bağıran adam, mendil satmaya zorlanan çocuklar hiç biri ama hiç biri umrumuzda değil.

Yürüyoruz beraber, solmuş çiçekleri tek dokunuşula yeşillendirebilecek, vurulmuş tüm hayvanlarını tek dokuşuyla iyileştirebilecek, o şifalı ellerin , dünyanın tüm güzelliklerini barındıran o ellerin ellerimde bu sefer. Tutuyorsun ellerimden ve yanmış bir orman yeniden yeşeriyor içerimde.

Gözlerin gözlerimde, tek bakışıyla benim diyen adamı deviren, kötülerin alayını tir tir titreten gözlerin gözlerimde bu defa. Yürüyoruz beraber.. Gözlerin gözlerimde parlıyor ve aydınlanıyor en zifiri caddeler.

Oturuyoruz deniz manzaralı bir bankta, balık tutan adamları izliyoruz. Sen üzülüyorsun oltaya takılmış balıklara ve ben tüm kovalarını deviriyorum balıkçıların. Gülüyoruz beraber. Birbirimizi sevdiğimiz üzerine cümleler kuruyoruz. Hiç gitmeyeceğin, beni terk etmeyeceğin üzerine sözler veriyorsun durmadan. Gitme diyorum zaten, verdiğin sözü tutuyorsun ömür boyunca kalıyorsun yanımda.

Birden içtiğimiz metal kola kapağını koparıp yüzük diye takıyorum parmağına, evlen benimle diyorum, ağlıyorsun mutluluktan. Başını kalbimin üzerine koyuyorsun sonra tek oksijen çekmiyorum ciğerlerime, tıkıyorum burnumu, tutuyorum nefesimi tek oksijen çekmiyorum sadece sen dol ciğerime diye.

Evleniyoruz, kimseden yardım almadan sen çalışıp ben çalışıp biriktiriyoruz. Geçte olsa, eksikte olsa beraber yapıyoruz, bunun mutluluğunuda ayrı yaşıyoruz. İkimiz kalıyoruz bir yan yana ve zorlukları böyle beraberce yerle bir ediyoruz.

İkiyken üç oluyoruz, üçken dört ilk tartışmamızı çocukların isimlerini koyarken yaşıyoruz ama en sonunda ortak noktayı buluyoruz, İsimleri senden oluyor, ben Galatasaraylı olacaklar senin gibi Beşiktaş’ı tutmayacaklar sözü alıyorum senden anlaşıyoruz. Kucağında senden benden bir parça bu sefer aynı anda akıyor gözlerimizden mutluluk damlaları. Bizim ikinci biraz zorluyor bizi yaramaz, tembel birde sürekli hasta. İyileştiriyoruz onu, üstesinden geliyoruz beraberce. Dedesi gibi futbolcu olmak istiyor önünü kesmiyoruz. Bizim büyük, kız senin gibi psikolog oluyor. Baktıkça onlara gururlanıyoruz.

Yıllar geçiyor ama eskimiyoruz, yaşlanıyoruz ama her geçen gün daha çok seviyor, daha çok sarılıyoruz birbirimize.

Geçiyor yıllar ama her hafta sonu vazgeçmiyorum erkenden kalkıp kahvaltını yatağına getirmekten. Titriyor artık ellerim biraz, bir kaç yumurta düşürüp kırıyorum yere ama olsun kızmıyorsun bana.

Bayramdan bayrama geliyor çocuklar ikiside şehir dışında. Torunlarla filan görüntülü konuşuyorsun her gün, çok şımartıyorsun her hafta ‘’bey şu oyuncakları kargola çocuklara’’ diyorsun hayıflanıyorum sana biraz.

Tatile çıkmaya karar veriyoruz beraber son tatilimize, küçük bir kasaba sessiz sakin bir pansiyon tutuyoruz, yaş baş umrumuzda değil ruhumuz genç kalmış sevdamızla, kaldırıp havaya başımızı yıldızları izleyip, iki kadeh şarap içiyoruz, ilk tanıştığımız günden bu yana birlikte güzel, kötü günlerimizi, sevinçlerimizi, hüzünlerimizi hatırlıyoruz.

Şafak çöküyor yavaş yavaş sonra sen uyumaya gidiyorsun geç oldu diyip.

Beni Samet uyandırıyor, kendisinde olan yedek anahtarla açmış kapıyı, sızmışsın oğlum geceden beri seni arıyorum açmıyorsun yine çok içmişsin leş gibi kokuyor her yer, adım atacak yer yok evde şişeden diyor. Sarılıyorum hemen telefona aramak istiyorum seni numaranı bulamıyorum telefonumda, koşup sana gelmeye yelteniyorum, Samet tutuyor kolumdan bir fotoğraf gösteriyor, bir adam ve sen elleri ellerinde, sarmaş dolaş, puşetin içinde bir bebek

‘’YİNE Mİ AYNI RÜYA, UYAN VE UNUT ARTIK’’ diyor.

Batıkan Kaymaz
Kayıt Tarihi : 17.2.2018 22:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Batıkan Kaymaz