Gün batımlarında başka yöne göç edemeyen ürkek kuşlar gibiyiz,
Eski eski rotalar, hep takip ettiğimiz
Resimler hala siyah beyaz, hala tozlu
Çaresiz günler, yorgun yıllar, yıpranmış zaman geride bıraktığımız
Ezilmiş bir yarın kuyusunda sallandırdık umudu çoğumuz,
Korkmak...! nedensiz, niçinsiz.... kırılmak..! kime, niye...
Deniz dibinde vurgun yemiş güneş,
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Şiir görsel, işitsel, dokunsal imgeleriyle okuyanın ruh dünyasına sızıyor. Zaman, A.Hamdi'de olduğu gibi içiçe döngü ve gidiş gelişlerle örülmüş. Affetme konusu, spritüel arınma çağrışımlarını, her affedemeyişin yaşamda taşınan bir yük oluşu ve sınırlandırıcılığı güzel bir finalle anlatılmış...
Terk et artık demir attığın yalnızlar rıhtımını,
Affetmek zamanıdır kendini......evet, kendini........ hadi tam sırası.
Kutlarım içten dizeleri...
Bu şiir ile ilgili 2 tane yorum bulunmakta