Aşkın “ A”sını bilmeden,
Ömründe bir defa âşık olmadan,
Aşkı ya müstehcen sözler yumağı,
Ya duygusal saldırganlık gibi görüp
Yazdınız olmayan aklınıza geleni.
Adına 'aşk' dediniz, çapkın bakışlarınızın
Karşı cinslerinizi aç bakışlarla tarayıp
İt diliyle üst dudağınızı yalamalarınızın,
Ya da saçma sapan dizelerinizin…
'Utanmak' diyordu nineleriniz,
Ar, vakar ve sırdı onlar için aşk.
Anlatılmazdı yerli-yersiz,
Kirli çamaşırlar gibi dökülmezdi ortaya.
Ya bir asırda birkaç örneği olurdu,
Ya da birkaç asır öncekiler dillendirilirdi…
Bilir misiniz ki aşk anlatılmaz,
Söylenmez yaşanır.
Ve aşkı yaşayanlar aşkla yoğrulur,
Aşkla doğrulur
Ya da aşkla doğulur..
Siz de aşkı anlatıyorsunuz,
Mevlana da
Yunus da…
Onların ki bin yıldır yaşıyor,
Sizinkiler can çekişiyor dizelerde,
Veya yarına ulaşmadan biten hecelerde…
Bir kere okumadınız kitabını,
Hep kitabına uydurdunuz.
”Aşk gözdür, kulaktır” buyurdunuz,
”Turşu suyudur “ diyenleriniz bile çıktı utanmadan…
Sınırsız deli saçmalıklarıyla kozanızı dokudunuz,
Ve aşkın canına okudunuz.
Bırakın saçmalıklarınızı kendinize,
Ya yaşayıp anlatın, ya da yutun küçük dilinizi
Gerçek aşkların karşısında…
Kayıt Tarihi : 28.9.2008 18:13:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!