Çorbaya tuz
Ekmeğe katık olunca
Hastaya ilaç, çocuklara şeker alınca
Çiçeğe su, kuşlara yem atınca
Mutluluk ağır eder başımı.
Kendi gözlerimin önünde
Eğilim kırkbeş derece
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Tüm açıları öğrendim;
Kaç yıl geçti, kaç pergellik zaman
Her anda bir derece gidip geldim ömrümce.
Bakış açılarımı ölçtüler,
Hım işte bu ancak bu kadardır hoca
Fazla açılmasın ha...
Sonra yıllar sonra anladım ki
Milim milim dirhem dirhem ölçmüşler
Kendilerine göre çizmişler sınırlarımı
Hep açmazlar etrafımda.
Açıldı perde, gördüm ki
Açılan kuyudan,
Açılan bunca günlükten sonra
Hala
Özgürlüğün açıları kaç olsun diye
Pazarlık üstüne pazarlık
Dünya üçyüz altmış derece beyler
Apollo uzayda.
Siz hala açılım polemikleriyle
Oyun oynamada
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta