güneşi isteyenlerin parmak adedince
güneş sunulsun altı saatlik sabrın zevaline
az bir az köy güneşi çöküverseydi
genleşen kentli mafsallarımıza
altı saatlik sırrın sabrıyla
iki güneş arasında bir öğlen vakti olmaya adaylığımı koyuyorum
anti demokratik yöntemlerle saldıracağım karanlığa zira
beyninizden harlanan ateşte yanıyoruz zaten
kaynayan sadece kahvaltıya yumurta
biraz da gül reçeli diyorum hala ısrarla
bir uçtan diğer uca binlerce sarkaç momentisin
kısık ateşte sekizbuçuk dakika kaynasın dilin
güzeller gülle anılmaya devam ettikçe
öznesi naif olacaktır her tür reçelin
falanca feş-mekanda üçyüz gonca varmış dedi annem
dikenleri sertleşmeden toplasan ya
suya koyar tadına banarız hasretimizi
suyu tadar tadına varırız hasretimizin
bir salavat arası kızıl bir kadife de
bekle bizi gül
geliyoruz annemiz giyinsin de hele.
telaşına düştük de dilimizin bağı çözüldü
tuza bandık durduk bugün bütün hissiyatımızı
gergedan cenazesine gidemeyeceğiz ama
önümüzdeki yılın başlarında
bir ara çocukluğumuzu anar ağlarız
bu her ne kadar tuzluğa sığdırmazsa da toz bulutunu
telaşın talaşlarını rendeden geçirmeye yeter sanırım
m.M..
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta