derileri kara, yürekleri beyaz adamların
servetleri çalındı önce
derileri beyaz, yürekleri kara adamlar tarafından
bir ellerinde tüfek, diğerinde İncil’le
alınıp satılırken cismani bedenler
Habib-i Kibriya’nın iki ay parçasıydı
Hasan ile Hüseyin yiğitlerin hasıydı
Ümmetin gelecekte kalplerinin yasıydı
Kıtalara dizerim; bana her gün aşûra.
Kâinatta her ânı kûn ilmiyle var eden
Şah damarından yakın; mahlûkatı seyreden
Dağlar dolu günahı isteyince(!) affeden,
Senden başka kim var ki: Lâ Afüvve İllallah
Sonsuzluk diyarının evveliyle ezeli
‘Kötülüğe iyilik, er kişinin işidir.’
Mükâfatın sahibi sabrı giyen kişidir
Suyun kuvveti değil mermeri delip geçen,
Damlaların sürekli, ‘Ya Allah’ deyişidir
Yılmadık deryalardan en derinine indik
(Tüm üniversiteli başörtüsü mağdurlarına ithaftır.)
Nicedir adımlarım
Yıldız’a çeker, öğlen huzura varmaya
Üç beş dakika kala Ezan-ı Muhammediye'ye
Banklar şahididir beklemelerimin
Kabristan etrafında kara taştan bir duvar
Duvar dışında kalan mahpuslara haber var
(İstanbul, Haziran 2000)
Her baharda yeşeren kemikten çalılıklar,
Sarıkamış’ta hüznün tarihine tanıklar.
Kimi Yemen’den gelmiş, kimi Harput ilinden,
Tam doksan bin can idi, nasıl kalabalıklar.
Miracın mihenk taşı şanlı Mescid-i Aksa
Yeniden Ravza’sından kutlu Peygamber kalksa
Altın varaklı tacı gelip başına taksa
Zannetmem ki uyansın sünepe zihniyetler
Yıktılar tünellerle günleri saya saya
Yükselen ezanlardan yer ve sema inlerdi,
Nesline vakfeyleyen Fatihler de dinlerdi.
Pak alnını secdeye koyanların sayısı,
Vakit namazlarında binlerdi, on binlerdi.
Peygamberin müjdesi yeni bir çağı açtı
Zulme rıza ne demek Peygamberler yurdunda
Kalkacaktı elbette yiğit düştüğü yerden
Onca sene kendini zincirlere vurdun da
Muştu geldi nihayet Hak Nebi-i siyerden
Damarından dünyanın petrol akar da meğer
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!