Sessizdir yüreğim şimdi.
Ve vesveseli hikayeleri babamın.
Aydınlık,karanlıkla kardeş bedenimde;
Solgun unuttuğum gençlik,
Israra yenik düşüyor düşlerde.
Ve ben böyleysem şu an,
Düşler yiyip bitirirken beni,
..
Eylül hangi renktir be kardeş?
Ömür gün yapraklarını döküyor takviminden,
Hüzün yağmurları mıdır üstümüze yağan?
Gençlik sokaklarında yürürken.
Mutlulukla arasında ne kadar mesafe olur ki bir insanın?
Belki elini uzatsa tutar mutluluğu,
..
Aile ziyaretlerimin sonuncusunda karşılaşmıştım onunla. Hâla eskisi kadar alımlı, hâla eskisi kadar güzeldi. On yıl öncesinin liseli kızından eser kalmamıştı ama bir tanrıçanın kelimelerle anlatılamayacak güzelliğine bürünmüştü. Onu gördüğüm o an heyecanlanmamış olsaydım eğer, şüphesiz anılarıma, o fütursuzca yaşanan gençlik aşkıma ihanet etmiş sayardım kendimi. Ne var ki böyle bir şey olmadı. Gördüğüne sevinmesini umarak baktım gözlerine; gözlerime baktığını fark ettim. Anneme yakalanma korkusundan belki, çabuk kaçırdı yıl yorgunu bakışlarını. Aradan geçen onca yıldan sonra, belki söylenebilecek birçok şeye rağmen sadece kuru bir “merhaba” diyebilmenin burukluğuyla selamlayabildim onu. Sıfat tamlamalarının eksikliğine bürünen cümlelerimde hissettiğim acizliğimi. Oysa baş başa olsak neler söylemezdim ki! Ama söylemedim; söyleyemedim. Yirmili yaşlarda yaşanan o deli dolu sevda yıllar boyu sır olarak kalmıştı aramızda. Ne ailesi bilmişti, ne de benim ailem… Kazanılan üniversite sınavının şaşkınlığında, aşkımız da savruldu bizim gibi farklı şehirlere. Telefonlar taşıdı önce ayrılığımızın ağırlığını, sonra elektronik postalar… Derken hoyratça harcadık sevdamızı.
“Bir bakış bir bakışa neler anlatır; bir bakış bir aşığı senelerce ağlatır…”
O bakış yıllar sonra buldu beni; acıttı yüreğimi: ayrılırken evden, bakışları kaldı yüreğimde…
Sakin tavrıyla anlatırken konuştuklarını, annemden öğrendim evlenip boşandığını. Alkolikmiş eski kocası. Berk’miş oğlunun adı.
Konuşmakta olan annemin kulaklarımdan silinirken yavaş yavaş sesi, unuttum her şeyi, herkesi. Akıntıya çekilen küreklerden yoruldu artık bedenim; yalnızlığımın sancılarında, büyüler bozuyorum şimdi.
..
Sımsıcak duyguların esintisidir içini titreten,
Sevgi çıkmazıdır, kayan yıldızların altından toprağa düşen,
Vefasız günlerin acı dostluklarıdır kıyıya çarpan,
Korkular ve günahlardır çamura saplanan,
Beyaz gecelerin ardından sönen gençlik ateşidir,
Mağdur hayatlar timsali karaya vuran...
..
Bir yıl dört mevsim, hayatta öyle,
Çocukluk,
Gençlik,
Olgunluk ve yaşlılık,
İşte dört mevsim.
Çocuklar ilkbahar;
Çiçek açarlar,
..
Gönül verdim göz açtığım toprağa,
Gönül benim toprak benim kime ne?
Her gün döndüm daldan düşen yaprağa,
Gurbet benim yaprak benim kime ne?
Gitti gençlik hazan oldu bir ömür,
Bazen alev bazen yaktı kor kömür,
..
Gençliğim
HEY GİDİ YILLAR HEY
NA KADARDA ÇABUCAK GEÇTİ
GİTTİ
ANLAMADIM VALLAHİ HİÇ BİR ŞEY
BEBELİĞİM AĞLAYARAK GEÇTİ
ÇOCUKLUGUM DERTLİ VE
..
Gençlikte uzun yollar kısadır, yürünmez koşulur
Bu gençlik hep serde kalacak sanılır
Bir gün habersiz kaybedilir
Gençlik bir nimettir kaybedince kıymeti bilinir
Yaşlıları görünce ah yazık denilip geçilir
Ne elinden tutulur ne de yer verilir
Sadece dilde acımakla kalınır
..
Daha dün gibi hatırımda kızımın doğduğu an,
İçinde iken yaşananları anlamadan geçti zaman,
Mutluluk duymak varken geçmişteki hatıralardan,
Soruyorum kendime ben ihtiyarmıyım.
Yaşım kırksekiz, yolun yarısı otuzbeş demiş,
Üstat 'Cahit Sıtkı Tarancı' öyle belletmiş,
..
İstemem yat'ı sarayı
İstemem pulu parayı
Sevemem yalan dünyayı
Dünyanın sonu geliyor
İstemem gençlik kaybolsun
İstemem ahlak bozulsun
..
okyanus misali o sisli gözleri
al rengi gamzeleri ve inci dişleri
gülüşü cihana bedel sanki bir huri
aldanma ey serseri dünya da fani...
nefse değer bu dünya eseri
ne fark eder olmuş herşey inci
..
Her adımda yolum bitti
Bir arpa yol alamadım
Huzur bitti gençlik gitti
Bir tadımlık sevemedim.
Hedeflerim beni vurdu
Her lokmam boğazda durdu
Gelen vurdu giden vurdu
..
Her adımda yolum bitti
Bir arpa yol alamadım
Huzur bitti gençlik gitti
Bir tadımlık sevemedim.
Hedeflerim beni vurdu
Her lokmam boğazda durdu
Gelen vurdu giden vurdu
..
Yalan olmuş gerçek
Sevmek doğruyu
Yalancı olmuş engerek
Niye neden sor bu soruyu
Süte mi su karışmış suya mı?
Bırakmış helali yemiş haramı
..
Dünya dönüyor gençlik biçare
Bilinmiyor omuzlardaki en büyük sermaye
Cahillik almış başını, Kalmamış bir seviye
Hastet kaldım çirkinlikten yoksun zamana
Gençlik bitap düşmüş ne yaptığını bilmez
Sanki beyinler yıkanmış kendinden olanı sevmez
..
Yalan olmuş gerçek
Sevmek doğruyu
Yalancı olmuş engerek
Niye neden sor bu soruyu
Süte mi su karışmış suya mı?
Bırakmış helali yemiş haramı
..
Bitti! Sen gittin,
Bense hala yerimde.
Bitti! Sen gittin,
Bense sorgular peşinde.
Bu gidişin dönüşü yok
Tıpkı gerçek sevdanın nefrete dönüşemediği gibi.
..
Üstadın dilinden müthiş hitabe;
‘Bir gençlik! ..bir gençlik! ...’ beklediği an! ..
Yazsın onu tarih, çağdaş kitabe;
Elinde nur sancak, dilinde Kur’an! ...
Hizmete adanmış, bir gönül eri;
Mus’ab bin Umeyr’in gider izinden…
..
Gençlik gençlik derizde,
Şuursuzluk delilik
Yaşlılıktan korkarız
Kâmillikle Velîlik
Dünümden utanırım
Bu günüm iysanırım
..
Boşa geçti gençlik çağım
Hozan oldu gönül bağım
Ne solum belli ne sağım
Yâr yoluna tozar oldum
Dört bir yanım oldu zülüm
Dalında kurudu gülüm
..