Bir bir peş peşe dün, bugün, yarın gelir;
Deli taylar gibidir, bir gün baharın gelir.
Gençlik zamanıdır bu, iz sürmez, yol dinlemez;
Hep böyle sürer sanma, durgunluk anın gelir.
Çankırı-01.07.2004
..
Bilmiyorum o taraflara hiç düştü mü yolunuz?
Gidin de, huzur ve yaşama sevinciyle dolunuz
Gündüz Gençlik Parkı, gece sanki Boğaziçi
Bu esere emeği geçenler, berhudar olunuz.
..
yıllar...yıllar...yıllar..
yılların ardında hüzün ve göz yaşı var.
gözlerime bir perde iniyor artık.
söylesene gençlik için biraz geçmi kaldık.
..
Bir kis günüydu geldim dünyaya
tükettim gencligi ben saya saya
Inandim cok sükür yüce Allah'a
Tükendi gencligim buna ne care
Genclik baki deyil ve ihtiyarlik
Fayda vermez dünyada varlik
..
UMUTSUZLUK ÖZLEMİ
Ben; meçhulü, bilinmezi, ulaşılmazı sevdim.Ben,kalbimin yolları üstünde dilenenleri ve o yolların kaldırımlarında bağdaş kurmuş bir şekilde oturup efkar dağıtanları sevdim.Ben,gönül bahçemin çiçeklerini sulayanları değil, kurutanları,kırpanları, koklayanı değil koparanları sevdim.Ben, olanı değil olmayanı sevdim.Ben bilinmez bir zamana yolculuk yapıp, zamanın ve mekanın sınırsızını aradım.Ben sevginin bulunmazını,tanınmayanı ve görünmeyeni sevdim.
Ben, yalnızlığı sevdim.Girdiğim her odada, yürüdüğüm her yolda, baktığım her yüzde, gördüğüm herşeyde yalnızlığı aradım ve bulduğum her yalnızlığı, yalnızlığıma ekleyip, kendimi kalabalıkların arasına atmayı sevdim.
Ben, kırılan umutlarımı, yok olan ümitlerimi sevdim ve onlara bağlandım.Onlara bağlanıp, onları sevip umutsuzluk içinde hep bir parça umudu aradım.Daldan kopan yaprağın, bir daha aynı ağacın aynı dalının aynı yerinde olma umudu gibi.Hep umutsuzluk özlemiyle yaşadım.
Ben, yitirilişlerimi sevdim.Her kaybetmede kazanan yanlarımı ve kazandıklarımın ötesinde yitirdiklerimi ve bu yitirilişlerin bana çektirdiklerini sevdim.
..
Yazı ile birlikte adetim üzere yapılmış yorumları da okudum. İlk defa bir yoruma başlık atmakta zorlandığım için başlıksız yazıyorum. Sn. Yazarın, oldukça güzel başlayan makalesiyle zihnimde yeni pencereler açacağını zannetmiştim. Ancak, diğer yorumcu arkadaşların da üzerinde durdukları gibi, yazar Orhan Pamuk'un tu kaka edildiği iddiasıyla ahenk bozuldu ve bu konu irdelenip karara bağlandıktan sonra yazıya devam edilebildi. Orhan Pamuk'un kendi ortaya attığı iddiaların içini doldurmadığı ve birçok zihni isteyerek yada istemeyerek bulandırdığı halde ''edebiyat dehası'' ilan edilmiş olmasının sorgulanması gerekmektedir. Deha olabilmek için tek başına radikal söylemlerde bulunmuş olmak yetersizdir. Söylemler eğer üstün zekaya sahip diğer insanların, meselelere yeni paradigmalarla bakabilmesini sağlıyorsa o söylemin sahibi için dehadan söz edilebilir. Söylemin üstün zekalı kişiler tarafından kavranamaması, bir bakıma onların dahî aptal yerine konulmuş olması, edep ile edebiyat arasındaki bağın yitirilmiş olduğunun delilidir. Gelelim Nobel ödülü meselesine. Kendi güvenliğini sağlamak adına, elinde bir çakıl taşı dahi bulunmayan kız çocuklarını, vahşice katletmiş bulunan bir devletin cumhurbaşkanı, geçtiğimiz yıllarda aynı komiteden barış! ödülü almıştı. Tek başına bu örnek bile bu ödüllerin reel kriterleri olmadığının ve uluslararası stratejik meselelerin manipülasyonu için kullanıldığının delilidir. Şimdi buradan yazıya dönelim ve kalemimizin yettiğince okuma meselesini irdeleyelim. Halk arasında yarı argo bir tekerleme dolaşır ''oku da adam ol oğlum baban gibi eşşek olma'' cümlenin içinde iki adet virgül var özellikle koymadım. Kullananlar hinliklerinden, vurguyu tam yapmıyorlar. Bakıyorlar ki karşıdaki tepkili, gözlerinin üzerine yumruğu patlatacak, cevap hazır, yani baban gibi adam ol demek istedim. Adam olmanın kriterleri şu anda dahî tam olarak ortaya konmuş değildir. Meslek sahibi olmuş olmak kimine göre yeterliyken, kimilerine göre de kariyer edinmiş olmak gerekiyor. Kendisinin, hayatında şu kadar bahşiş dağıttığını şu kadar alem yaptığını nümayişle anlatan ve bunu adamlığın göstergesi olarak gören onlarca kişiyle karşılaşmışımdır. İlk gençlik yıllarımda en büyük sıkıntım bu sorunun cevabıydı. Hangi sorunun demeyin işte yazıyorum. Biraz haylazca, bazen bir şeyler kıran, bazen söz tutmayan, yerine göre hırçın çokça da çekingen davranan, hataların karşılığında okkalı sopalar yiyen bendenizin, sopa yemediğim nadir zamanlarda karşılaştığım şu soru: ''Oğlum sen ne zaman adam olacaksın? '' Öyle kızgınlıkla sorulup geçiştirildi sanmayın, adamakıllı sorguya çekiliyor ve cavap bekleniyorsunuz. Tabi korku var, adam olmak nasıl bir şey? diye sormanın cesareti varda o psikoloji ile aklınıza gelmiyor. Sonuç ne mi oldu? baktı ki herhangi bir cevap alma imkanı yok babam sormaktan vazgeçti. Bugün ulaştığımız noktada adam olmanın aşağı yukarı bir kriterini tespit etmiş bulunuyoruz. Acizane tarifimize göre adam olmak, Aynaya baktığında, ne idim ne olmak istiyordum şu anda neyim, seviyor muyum, seviliyor muyum, yarına ilişkin bir idealim var mı türünden soruları kendine sorabilmek ve aldığı cevaplardan sonra kendisiyle barışık olabilmektir. Okumanın, bu sorgulamayı yapabilmeye ve kendisiyle barışık olabilmeye katkısı yadsınamaz. Çünkü okumak hayatı yorumlayabilmektir.
..
YAŞAMADAN GENÇLİK TEZ GELDİ GEÇTİ
Baharı görmedim kışlar yaşarım
Dört mevsim içinde yaz geldi geçti
Yaşlılığa doğru hızla koşarım
Yaşamadan gençlik tez geldi geçti
..
işte şöyle böyle /zorunlu/ geçti geçecek
/yavaşça/ yumurtaya basarcasına yürüyüp gidiyor gençlik
daha nelere kıyılacak neler görülecek
gerçekte yapılan acı bir eğlence acı bir şenlik
geldi geçti gidecek
(bizim miydi) bu kimin yılı
kahvede sokakta okulda evinde çürüyecek
..
15 Aralık 2012 Cumartesi 04:39:28
“YALNIZLIK” Adlı Romandan:
O kocaman kayaları yerlerinden söküp taşımak bir insanın adalelerindeki ilk gençlik kuvvetini bile yok edebilir, insanı hayatta bir çok şeylerden, bahusus pelota oynamaktan mahrum edebilirdi! . Yalnız bu düşünce bile delikanlının kendisini mağlup ve mahzun hissetmesine kafi geldi! . Öyle olduğu halde, evdeki vaziyetini, umumi bir çamaşırhanede sabahtan akşama kadar diz üstü çalışan annesini, yavru serçeler gibi ağızları daima açık olan beş küçük kızkardeşini, hatta hayatının sonuna kadar bir tek kuruş dahi kazanamayacak olan ihtiyar Pedro’yu düşününce, ne pahasına olursa olsun işini terketmemesi lazım geldiğini anladı! . / Hem bütün bunlardan başka, o çok sevidiği küçük Nicholas da orada, villadaydı… / Bunları düşündükten sonra, ağır ağır… asil bir hareketle başını kaldırdı: “Peki, Senor, madem istiyorsunuz, onları buraya getireceğim,” dedi! . / O gece duadan sonra Nicholas ile konuşacaktı! . { Kitap Yazarı: A.J. CRONIN } (15.12.2012 04:49:33)
..
Güzelllik kollarında kelepçe.
Gençlik ayaklarını bağlamış.
Kötü örnekler gözlerini kör etmiş.
Kulağına çığ düşmüş
Yok olmuş bir canlı varlık; onca çirkin varlığa rağmen.
..
Hasretinle geçiyorken bu gençlik çağım,
Ey canım kezbanım,ben ümitsiz değilim gene,
Ak düşünce saçlarına kumral rengine,
Kollarında son aşığın ben olacağım.
..
Gençlik çağım geçti eyvah,konuşamadan,
Ölecekmiyim yoksa huzura kavuşamadan,
Ne bir fiske yedim,ne de öç aldım zalimden,
Beyhude geçti ömrüm bir şey gelmedi elimden.
..
Gençlik baki değil diyenlere bu sözüm
Bahar da genç, yaz da, sonbahar da
Gençliğin sonu yokmuş
Sonu olan yaşam bu dünyada
..
“Pir Oğlan” ve “Bir Oğlan”
“Pir Oğlan” olarak mı, “Bir Oğlan” olarak mı anılmak istersin ey gençlik? . “Pir Oğlan” olarak anılmak isteyenlere de yer vardır; kainatın sathında, “Bir Oğlan” olarak anılmak isteyenlere de yer vardır; kainatın sathında! . Ey yarınlarımızın umudu ÇOCUK; “ADAM OLACAK ÇOCUK! .” senin zenginliğine, Barış MANÇO Efendimizden! .
{ Kaleme Alan: Kemal KABCIK – ANTALYA - 30 Haziran 2012 Cumartesi 05:56:32}
..
Her canın gezdiğiÇİMEN YATAĞI
Gençlik..ÖMRÜMÜN SULTAN OTAĞI
SEVDALARIMI DAĞLARA VERİP
BÜLBÜLE TUTSAKLIK BİR GÜL YAPRAĞI..
..
Cocukken kosusturan babamin üzgün annemin hallerinden ölümün üzüntülü birsey oldugunu anlardik.
Cocukluk bes dakika sonra oyuna dalar ölümün üzüntüsünün sis gibi bir sey oldugunu bir kac dakika ya da bir kac saat sonra dagildildigini ölüm buymus demek ki dedigimiz kara bir bulutun üstümüzden gecip gittigini sanirdik.Biraz daha büyüdükce gencligin verdigi ölümün bize erken oldugu daha uzun yillar yasayacagiz umuduyla ölümü düsünmemeye duydugumuz da biraz buruklukla biraz üzüntüyle gecistirirdik,genclik iste kimbilir nerelere dalar giderdik.Gün geldi yas ilerledikce en yakinlarinimizi kaybetmeye basladik iste o zaman ölümün o sogukuklugu sardi bizi.Ölümün acisi ates adi soguktu,Babam diyordun ah babam acisini yüregini deldikce anneye daha cok sariliyordun en azindan o var diyordun.Hic aklina gelmedigi bir anda birden bir aci daha yiyorsun basliyor bedeninin sivalari dökülmeye.o aciyi ne unutabiliyorsun ne
söndürebiliyorsun.Sonra basliyor yakinlarin ölümleri her haberde biraz daha sivan dökülüyor anliyorsun ki her ölüm senin bedenine bir darbe her aci biraz daha sarsiyor seni.Harap bir virane ev gibi bedende ictende distanda cökmeye basliyor.Her virane yerde yesermis yesil otlar yesermis dikkenli dallar görürsünüz ,akitigimiz göz yaslarimizin virana bahcemizde yesertigi aci yesilliktir onlar.
..
Aslında sen gideli baya oldu
Yani baya dediğim genç bir insan ömrü kadar
Eğer gider gitmez unuttuysan beni
Yaşanmamış bir gençlik kadar çekeceğin var
..
Naylon kokuyordu önce ekranlar
Naylon koktu sonra sokaklar
Naylon kokuyor gençlik budalası yaşlılar
Et yerine yürüyen sırıtan silikonlar….
..
İlçe stadyumunda toplanmıştı lise orta okul
19 mayıs gençlik ve spor bayramını kutladık
Bayramda günün anlamını ve önemini anlatan
Konuşma ve şiirler okundu
Bando eşliğinde ençlik marşları söylendi
Kızlı erkeli öğrenciler rengarenk giyinip gösteri yaptılar
Büyük sevinç ve coşku ile kutlandı
..
Çocuklar…
Birer melektir onlar.
Ufacık şeylerden,
Kocaman mutluluk toplar!
Sonra gençlik…
Yavaş yavaş oturur kişilik.
..