ve artık kabullenişlerimizin son demindeyiz. büsbütün inandığımız koca sevinçler, hayaller; bir ayrılık edasında kaçışıp gider. düşüncelerimizin ağırlığında uğurladığımız, yılmak bilmeyen tebessümlerimiz, büyük şehirlerin insanları arasında şimdi kaybolmanın başrol oyuncusu...
ve ellerimizi, tırnaklarımızı yangınlara veriyoruz. gecenin çığlığına karışıyoruz, yorgun bakışlarında yıldızların. bir yanımıza soğuğun ihanet dolu tadı, bir yanda zincirlendiğimiz aşklar, sevdalar,şiirler....
çocuksu şarkılar söyleyerek kaldırımlarını işgal ettiğimiz bir şehre, artık hüzünle bakıyoruz; üçüncü katından bir apartmanın. bizim olan sokak araları nerde diye iç geçiriyoruz yirmili yaşlara yürürken... yağan yağmurların ertesindeki toprak kokusu yüreğimizin başkentiydi. her damla silinmeyen öpücük, sevda sözleri....
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya.