Öğrenemiyoruz bulmayı…
Çoğu kez kayıp gidenleri şikayet ederken tarihe, arayıp bulduklarımızı görmezden geliyoruz. Birer umut türküsü olan ömrümüz çalkantılarla savaşırken, esirliğe yeniliyoruz ara ara…
Çıkıyoruz umulmadık basamakları.
Geriye dönüp bakacak direncimizin olmadığını biliyoruz.
Nerden ve nasıl geleceğini kestiremediğimiz ölümü bekliyoruz.
Biraz alaycı ölümlerle dalgalar geçiyoruz.
Kimbilir vurulup gitmek, asılmak ne de coşkulandırır bedenimizi.
Şafaklara inat kendimiz çekeceğiz tabureyi (öyle yapmadı mı abilerimiz?)
Savruk yaşamamak için sokakların büyüsüne kapıldık durduk.
Bir çıkmaz yolun sonunda, umutlarla dolu yollar aradık.
Yağmurun saflığında, rüzgarın bağrışlarıyla caddelerden caddelere sürüldük.
Savunmamız yoktu, ne de bize yan çıkacak bir avukatımız.
Yalnızdık çoğu kez. Yalnızdık.
Oysa böylesine yaşamaya da alışmıştık.
Kahroluşa dair umut dağıtmayı serçelerden öğrenmiştik.
Öyle kışlar vardı ki, zemheriler, soğuklar…
Ve serçelerin göç ettiği, öldüğü, vurulduğu
Ve tuzaklar kurularak köleleştirildiği günler vardı….
Hiçbir anayasa da bize yer yoktu.
Mahkemeler, hapisler, hücreler durmadan yolumuzu gözlüyordu…
Kayıt Tarihi : 29.8.2010 00:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
23 Mayıs 2007 Erzurum
Mahkemeler, hapisler, hücreler durmadan yolumuzu gözlüyordu…
Güzel günlere sevgiyle..Nurdan Ünsal
TÜM YORUMLAR (1)