Toz pembe düşlerden, saf hayallerden
Kendine bir dünya kurdu gençliğim
Başının üstünden esen yellerden
Yolun gerisini sordu gençliğim
Farkında olmadı soğuk, sıcağın
Kıymetin bilmedi bu altın çağın
Altına yattı da keskin bıçağın
Hakkı neden sonra gördü gençliğim
Bir deli çağ ki akla pranga vurdu
Kan ateş, kan deli ve kan gavurdu
Zamanı har vurup harman savurdu
Yolun yarısında durdu gençliğim
Yâd ellere muhtaç etmeyin diye
N'olur tükenmeyin bitmeyin diye
Bekleyin be! durun, gitmeyin diye
Senelere rüşvet verdi gençliğim
Gençlik iksirini kimmiş ki bulan
Ne var ki elimde gençlikten kalan
Renkleri karaya, kızıla çalan
Rüyaları hayra yordu gençliğim
Düşünceler anılarda gezerken
Erken gitti bahar, geldi güz erken
Sal misali nazlı-nazlı yüzerken
Zamansız kıyıya vurdu gençliğim
Beklemezdi, yumruk yedi sağından
'Allah' dedi zılgıt yedi çağından
İrem zannettiği düzen bağından
Keder çiçekleri derdi gençliğim
Devrim yedi, darbe içti, kan kustu
Kah söyledi kah haykırdı kah sustu
Darağacı yalnız ona mahsustu
Sefayı zindanda sürdü geçliğim
Niye yok sahiden kefenin cebi
Düzen bir kuyuymuş hani ya dibi
Nedir yetmiş yılın kazancı gibi
Cevapsız sorular sordu gençliğim
Saygılıydı anayasal haklara
Ve sahipti somut olanaklara
Yazdırıp adını tutanaklara
Defterini kendi dürdü gençliğim
Mümkün değil çıt çıkara, ses ede
Etme paşam ben sizdenim dese de
Hiç katıksız hücre hapsi yese de
Cismen esir, ruhen hürdü gençliğim
Ağladı olmadı, güldü olmadı
Memleket uğruna öldü olmadı
Topladı olmadı, böldü olmadı
Birden gelip bire vardı gençliğim
Kayıt Tarihi : 14.10.2008 01:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!