sen tanımsız sabahlarımın yüreğinde bulduğum
sinelerimde saklı çiy tanesi
sen şuursuzluğum
huysuzluğum
sen ! Gençay
her şeyden vazgeçtiğim anlarda ki durgunluğumsun !
hangi vakiten hangi zamandan geldin
ne ara açık bıraktım
nasıl girdin gönül kapımdan içeri
sahi! Nasıl aştın demir parmaklıklarını dağlarımın
(hoş)
hangi! Peruğu salyalı delik ağdan
sızdın dokularıma
hangi arayıştan hangi tuzaktan Gençay!
ayın kızılcıklarında patlıyor kızıl tomurcuklar
dudaklarımda kurumuş
yağmur sillelerinde diriliyor sevdanın ıslaklığı
neden...
gözlerin o! Duruşun tatlı dudakların
geldikçe aklıma
soğuk sevişmeler döküyor tenim
cehennem yangınlarımdan
dokundukça ellerin ruhuma
tenimde coşuyor
ah !Neler nelerim Gençay
sen, bilme bunları
sevmediğimi var san seni
bırak !Ben ,sessizce seveceğim
seni
ah !Gençay
hangi acemi satırda şaha kalkacak
kimbilir devrimi yüreğimin
oysa! Bir enkazdım ben
senden önce
teneşirde unutulmuş
yıllardır gömülmeyi bekleyen
sahi! Sen hiç ceset gördün mü Gençay
gözleri ışıl ışıl
sıcacık ahu ahu bakan
saçları samur samur kuzguni siyahtan
tel tel rüzgara saçılmış
bir gonca gül
ben! Hiç açmadım Gençay
hep gonca kaldı benim gülücüklerim
bakışlarımda ısınan çok oldu da
beni ısıtan hiç olmadı
eteğini giymeyi unutmuş şaşkın bir sabahtan
ak teninde ak güller kocamış
sen !Hiç koklanılmamış hiç sevilmemiş
inci tanecikleri bir kefene sıkıştırılmış
bir ceset gördün mü
ah !Gençay bu mevsim
bol haşhaş ekeceğim diyarlarıma
çekip çekip seni dirileceğim bozkırlardan
düşlerine sırt üstü yatıp
seni işleyeceğim bakışlarımın uzandığınca
haylaz saçlı maviliklerime
gülüşlerinden arda kalan avuntulardan
çalacağım seni
kaçırıp kaçırıp sancılarıma
göğsümün ateşe verdiğim şömünesinde
ısıtacağım üşüyen tenini
çırasını yakacağım
beni sıkan duvarların
salacağım özgürlüğün nazlanan işvelerine
öylesi seni
dağlarımda diriltip safir ırmaklar akıtacağım açlığına
kaçırıp kaçırıp seni senden
seveceğim canım
dizlerimde uyutacağım
kulağına ah!Bilsen neler fısıldayacağım
çılgınlar gibi yağıp üzerine
ruhumun bahar yağmurlarında yıkayacağım seni
sonra uyanmadan sen öylesi !
bırakacağım seni
ait olduğun yere
iki tel ağarmış saçından
salıncak kuracağım bulutlara
dut yemiş bülbülleri kovacağım dergahımdan
kemankeş resitaller estireceğim koylarına
şapşal sevdam kırmızı ruj sürüp senin için
içmeden düşecek söz
sarhoş kollarının özleyen pençelerine
gözleri kör bir gecede
bakışların dolaşırken üzerimde
kirpiklerinin sıyırdığı elbisemden
saydam bir tat sunacağım
üşümeyeceksin canım
sıcağımı söküp yerinden
bırakacağım kalbinin tit taklarına
rüzgarı alıp soluğundan,
estireceğim yalnızlığına
sevildiğini hissedeceksin
yaşayacaksın Gençay!
yalnızlığını yere çalacağım bahtının
karanlık almadan beni koynundan
titreyeceğim sana
ak kısrakların
arkasından akarken simsiyah saçları hezeyanlarıma
üstelik
imkansız sevişmelerde öylesi severken seni
skor sayamazken şafaklarım
sokak lambalarının her göz kırpışında
cızıldayan derinliklerimde
yakacağım gelincikleri gecenin içine
saçılırken ayda yanmış dokularım yerlere
bucaksız deryalarımdan
akacak safir ırmaklarım sokaklara
herkes görecek herkes duyacak
kimseyi !Gençay
hiç kimseyi senin kadar istemediğimi
adım çıkacak ayyuka
kırılacak topuk seslerinde gecenin nabzı
tüm telsizler bizi anons geçecek
korkum
sen gideceksin diye Gençay
ürküp tüm bunlardan
gideceksin diye benden
yoksa umrumda mı sanıyorsun
söylenecekler?
bir yaprak düşecek
bir masumiyet Ankara'ya
çiğneyecekler tükürüklerinde hayasızca bizi
sen yanımda olmayacaksın
adım düşecek sensizliğin dillerine
ah! Gençay pişmanlığım
keşkem benim
bulanık aklımın Metris kaçağı
haylazım nazım Kuzeyim benim
ve
sen canım
bunlardan habersiz geleceksin
bir gün ansızın eşiğime
sevdamın o yanık makamı üfleyecek ensesine aşkının
dirileceksin sende delikanlı delikanlı
bi başka coşacak kanın
şaşıracaksın
ebabiller su içmeye inecek
ıslanan dudaklarından
dudaklarında karamelleşecek dudaklarım
kalbin de seninde gelincik tarlaları tutsakken
düşeceksin sıcağıma sıcağıma
gel gitleri dinecek beyninin
gözlerim düşecek aklına
ipek süren ak tenim sonra
kamaşacaksın sana erim erim
kozalar ören ışığından bedenimin
üstelik öylesi yasakken sen bana
ve
ben öylesi istiyorken seni
sen ,
hiç uzanıp dokunamadığın biriyle seviştin mi
Gençay
kokusunu tüm hücrelerinde hissedip
öpemediğin biriyle fırtınaya karşı durdun mu
sen hiç yokluğunda birisini sevdin mi
cehennemi içip içip parçalayarak yüreğini
çılgınlar gibi yandın mı
köz köz olan canından kalkarken çığlıkların
üstelik kaçarken kırık bir ayakla
uçurum diplerinde birinin adını bağıra bağıra
can vedin mi!
yaşayacağım seni Gençay
ay sağarken sinelerini susuzluğuma açlığıma
vakitli vakitsiz
güldüğüm oynadığım koştuğum
her sahnesinden rol çaldığım
yirmidört saatin
kaçsam da senden köşe bucak
seni !Alıp fahişelerin koynundan
seni !Öylesi yaşayacağım
huysuzluğum işte bundan
bundan deliliğim
ah !Gençay
sana fena vurulduğumdan ...
''Usare sayı 27''
Filiz Kalkışım Çolak
Kayıt Tarihi : 21.11.2017 22:33:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
sıcağımı söküp yerinden
bırakacağım kalbinin tit taklarına
rüzgarı alıp soluğundan,
estireceğim yalnızlığına
Bu anlamlı dizeleri yazan maharetli kalemi özden kutluyorum.Kaleminiz hiç susmasın.İlhamınız bol olsun..Esen kalınız...
TÜM YORUMLAR (2)