Gen Şiiri - Mehmet Çoban

Mehmet Çoban
1967

ŞİİR


13

TAKİPÇİ

Gen

Karakteristik tehlike
Dayanıyor bir gene
Ben, bencillik özünde
İnsanlar çıkar peşinde

Tartışamazsın beni
Konuşamazsın beni
Yargılayamazsın beni
Anla içimdeki geni

İşte bu saltanat geni
Avucuna alır, seni, beni

İnsanlar kurumlar
İlkeler kurallar
Dayandı gene
Gem takıldı dillere
Köle oldu insan gene

Her birimizin dogması
İşin özü, olayın kıssası

Saltanatın hassası
Tarihin yüz karası

İşgal etti aydın çağı
Bağladı güçlü bağı

İnsan ağa bağlı
İnsanlık ağa takılı

01.03.2010 - İzmir

Mehmet Çoban
Kayıt Tarihi : 1.3.2010 00:15:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


SALTANAT GENİ İnsanların yapısındaki genlerin önemlilerinden biri saltanat geni olsa gerek… Şöyle hayata bir bakınız. Saltanata karşı olanların bütün arzuları saltanat değil mi? Saltanat; maddi güçle dünyada egemenlik sağlamak... Saltanat; siyasi erkler ile toplumlara egemenlik sağlamak… Saltanat; bencilliği, çıkarları sorgulanamaz, tartışılamaz, yargılanamaz mantığıyla hayata hâkim kılmak… Çocukluğumdan beri okuduğum okullarda, toplumda, fikir hayatında, okuduğum kitaplarda, cumhuriyetle birlikte saltanatın kaldırıldığını öğrenmiştik. Söylem olarak çok güzeldi. Saltanata karşı olmak… Saltanatı kaldırmak… Eskiden saltanat deyince padişahlar aklıma gelirdi. Krallar, imparatorlar, sultanlar… Ne bileyim? Belki cumhuriyet eğitim düzeninin yönlendirmesi ile böyle düşünüyorduk. O nedenle, cumhuriyet döneminin geleneklerinin, erklerinin, saltanatla ilgisi olmadığını düşünüyorduk. Ancak; geliştikçe, olayların özlerini kavradıkça gerçeğin böyle olmadığının farkına vardım. Sanki söylenilenler yalandı. Saltanat her zaman vardı. Padişahçılık, sultancılık her zaman vardı. Sorgusuzlukla, sorumsuzlukla egemenlik kurmak anlayışı saltanatın göstergesi değil miydi? Öyleyse bir bakın... - Birilerini, bazı anlayışları tartışamıyorsak… - Birilerini, bazı anlayışları sorgulayamıyorsak… - Birilerini, bazı anlayışları yargılayamıyorsak… Yani, sorgulanamaz, dokunulamaz, yargılanamaz kişiler, düşünceler, kavramlar, kurumlar üretiyorsak… Saltanat kaldırılmış mıdır? Yoksa devam etmekte midir? Babadan oğla geçen saltanat erkleri sanki tarihin derinliklerine gömülmüş gibidir. Böyle bir anlayış söylemlerde fısıltılar halinde değil, bangır bangır söylenerek ifade edilmektedir. Ama olaylara bir bakın… Mesela; Mustafa Kemal Atatürk’ün oğlu olsaydı ne olurdu? Mesela; İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü siyaseti istemediği halde niye CHP’lilerce sürekli öne itilmeye çalışıldı? Mesela; Adnan Menderes’in oğlu, niçin bazı partilerce hep öne çıkarılmak istendi? Mesela; niye bazı partiler demokrat partinin devamı olduğunu vurgulayarak toplumdan çıkar sağlamaya çalışıyorlar? Mesela; niye Turgut Özal’ın oğlunu siyasete bulaştırmak isteyen kesimler var? Mesela; Alparslan Türkeş'in oğlu, illaki ben de varım bu işte diye ortalıkta dolaşırken, yandaşları büyük bir iştiyakla niçin destekliyorlar? Mesela; güne fikir üretemeyen CHP niçin Mustafa Kemal Atatürk’ün arkasına gizlenerek, solculuk, dayatmacılık yapmaya çalışıyor? Hâlbuki Mustafa Kemal Atatürk’ün solcu olmadığını dünya âlem biliyor… Mesela; niye içinde bulunduğumuz bilim çağında tartışılamaz, konuşulamaz ilkeler, kurallar var? Fikrin gelişmesinin önündeki en büyük engeller olan, tartışılamazlık, konuşulamazlık, yargılanamazlık çizgilerinin aydınlık çağında ne işi var? Tartışılamazlık, konuşulamazlık, yargılanamazlık anlayışı dogmacılık değil midir? Bu çağ dogmalara, dogmacılığa karşı değil midir? İçinde yaşadığımız toplumda saltanat şeklen kaldırılmıştır. Ancak özünde bütün ilkeleriyle, kurallarıyla devam etmektedir. Padişahçılık anlayışı olan, saltanatın babadan oğla geçme anlayışı aynen devam etmektedir. Bu konuda iki şahıs şanslıdır. Mustafa Kemal Atatürk ve Süleyman Demirel… Zira oğulları yoktur. Bülent Ecevit oğlunun olmayışıyla şanslıdır. Ancak onunda saltanatını karısı Rahşan Hanım üzerinden yürütmek isteyen anlayış egemendir. Kral öldü yaşasın kraliçe… Sanki Büyük Britanya imparatorluğu… Saltanat geni, benini, çıkarlarını öne çıkaran insanların temel göstergesidir. Ben, bencillik, çıkarların hayata hâkim kılınması, ancak sorgulanamazlık, tartışılamazlık, yargılanamazlık düşüyle hayatta kendini bulabilir… Çağ ne olursa olsun, saltanat geni insanlarda vardır. İnsanlar saltanat genleriyle, insanları, insanlara kulluğa çağırır… Şahsım adına cumhuriyetin kuruluşundaki temel anlayış olan, “biz saltanatı, padişahçılığı kaldırdık” anlayışına değer veriyorum. O nedenle, hiçbir kişi, kurum, düşünce, ilke ve kural benim için, tartışılamaz, konuşulamaz, sorgulanamaz, yargılanamaz değildir. Hiçbir düşüncenin, aklımın, muhakememin, irademin üzerinde saltanat kurmasına izin vermem. Saltanat anlayışlarının insanı köleliğe çağırdığına inanırım. Özgürlük benim karakterimdir. Onun için, her türlü cılık, çülük, çilik anlayışına karşıyım… Dayatılan; Atatürkçülük, milliyetçilik, çağdaşçılık, İslamcılık, laikçilik, cumhuriyetçilik, batıcılık… Tartışılamaz, konuşulamaz, sorgulanamaz hale getirilmişse… Saltanat geni görevde midir? Sorgusu özgür insanın temel karakteri olmalıdır…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İrfan Karapınar
    İrfan Karapınar

    Mükemmel değerlendirmelerle örülmüş bir şiir.Fevkalade bir bakış penceresi.Aslında insanın içinden kaldıramadığı 'ben' duygusu,güç bulunca,kuvvet erkiyle demokraside bile bir saltanat kurabiliyor.George Orwell'in 'Hayvanlar Çiftliği' adlı romanı geldi aklıma.Kutlarım değerli çalışmanız için sizi üstadım.Saygılarımla...

    Cevap Yaz
  • Mehmet Asisa
    Mehmet Asisa

    Şiir ve hikayesi müthişti üstadım. Gen hepimizde var. Allah olumsuz yanlarımızı hayatımızdan uzaklaştırmak için, muhakeme ve akıl vermedi mi? Önemli olan verilen aklı doğru kullanmak. Kutlarım üstadım.

    Cevap Yaz
  • Namık Cem
    Namık Cem

    sayfanızın bilgi ve güzel şiirlerle ayrıcalığı
    teşekkürler
    kutluyorum
    namık cem

    Cevap Yaz
  • İnci İnceer
    İnci İnceer


    Sadece
    Ve
    Yalnız mamur gönüllerde sürülen,
    sevginin hükmettiği saltanata evet derim, hem de gönülden…


    Cevap Yaz
  • Adem Uysal
    Adem Uysal

    şiiri ve makaleyi okudum. ikisi birbirini tamamlıyor. şu anda saltanatın alası var. tartışılmazlık bir yana padişahlar lüks içinde olmakla suçlanırlar ya hani. neleri vardı incili kaftanları, tac ve tahtları mı? şimdi de her birinin 40 takım elbise, 50 çift ayakkabısı var. başka neyi vardı onların? atları mı, şimdi de makam aracı ayrı, özel mersedesleri var. saraylar köşkler mi lüks olan? şimdi de yazlık, yalı, yat ve katlar var.....
    dediğin gibi değişen fazla birşey yok galiba. kutluyorum.....

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (19)

Mehmet Çoban