Yağmurdan damlaya doğru aşkı ıslatmıştık. Gözlerimiz nemliydi. Sevmenin incelik dersindeydik.İncitilmiş anlar vardı.Beklenti dağ dağ büyümüştü.
Kuyruklu yıldızın kuyruğunu kesitiğim kesif zamanların sonundayım.Gelemezdin.
Dünyalına çarpan amaçların vardı.Hayallerinin kürkünü giydirmişti yargılar.
Önyargılar sırılsıklam etmişti aklını.Aklını başından alanla, aklını toparlayan anacıl duvarlar arasındaydın. Araflarında kararsızlık rafları vardı. Raflarında bekleyen beklentinin dimağları vardı.Doyurulmuşluğa bırakılmış birikmişlerin vardı.İnsan, kendine ısrarcı, insan kendine kopyacı, insan kendine düşlemci. Ruhunun işlemcisi doluydu benimle. Hafızanı dolduran sevgimin sıcağından sana geldim.
-Hevesimin fareleri gelip çalıyordu peynirini. Bir aşk mutfağıydın bana.Gizil içsellerimi doyuruyordum seninle.
-Nefes nefesimden nefsim dökülürdü. Bir şeytan dürtmesi vardı.Bilirsin sevgilim, şeytan altı yönden insana gelir.Sol yanına gelemedi ben vardım. Sol yanına ben geldim. Şeytan hep dürttü.
-Kalbim ah nerdesin? Bu yerli şeytanları yenemezken asıl şeytanı nasıl yeneceğim?
Nefsim biraz daha sabır?
-Kırkikindi yağmurlarında kendime gelirdim.Yağmur ve gün’eşi severdim. Ruhsal tilkilerimin bayramıydı kırkikindiler. Damlaların güneşle dansıydı.Orada aşk var. Damlalar güneşi ışık dudağından öperek yar toprağına iner.
-Yüzükoyun uzanmış zamanın üstünü iniyor damlaların. Bir kadının katığı gözyaşlarıdır. Beni de besliyorsun böylece. Beni de ıslak hallerden ıslatılmış hayallere teslim ediyorsun.
Damla takviminden senli sözleri okuyup günceleri yırtıyorum sensizlikten.
Damlanın üşüttüğü düşlerden arınıyorum. Düşüncelerimi kurutan izmlerden de …
Sen varsın diye ben yokluğumu izmlere teslim edemezdim.Her fikir zehrini beyninde üretir. Her, fikir beyni uyuşturan ilaçlar sunar.Yan etkisi ilacın kendisinden fazla izmler var. İzmin kendisi afyonken bana giydirilmek istenen yücelik olamazdı. Bir akıldan çıkan bütün akıllara hükmü imkansızdı.
-Sol yanım asla solcu değildi. Bu yüzden fikrin maşası olup başkalarının çıkar közlerine kızartılmış amaç kebabı olmadım.
Gönül emekçisiyim sevda meydanlarında çok bulundum.Sevdim hem de çok sevdim.Her sevmek uzun ömürlü film gibidir. Baş rolünü kapar, oynarsın.Kendi filmin, senaryosu, yönetmeni, kurgucusu sensin.Seyircisi herkes olur. Bazı seyirciler bu filmin bitmesini, benimle film çekme hayaline kapılır.
*Bebek gülüyor, film devam ediyor. Bebeği uyuttuk aşka. Bebeği uyandıracak ihanetlerle gelmeyin gönül dergahıma.
-Benim şeytanım tam kapsamlı, benim kadar beni tanıyor.Sevgilim, şeytan kadar yakınımda olsan diyorum. O sürekli beni nefsime yenilmeme neden oluyor.
-Sürekli seni gıdıklıyor, sürekli yoksun diye hüzün sofrası kuruyor. Beni sensizliğin ortasında
Senli düşlerden uzaklaştırıyor.İmkansızlık onun sözcüğü, uzaklık onun uzaklığı.Sevenlerin uzağı olmaz. Sevenlerin gönül tuzağı olmaz.Ama iki sevenin şeytanı da o sevgi kadar büyüktür.
-Yine hatırlatayım sana,şeytan insan altı yönden geliyor.Altı yönden saldırıyor.Her cephemiz işgal altında.Dikkatten daha çok dikkatli olmalıyız…
Umutlarınla şık ol her zaman.Tedbirinle bir ol yanımda. Seni üşüten yanılgılardan arın. İnsan hep başka şeylere iten, hep daha iyisine sürükleyen şeytandır.
-Herkesin kendisine iyisi vardır, herkesin kendisine sunulmuş özelleri vardır.
Hayallerimizin figüranı yok. Biziz gerçek. Kırılmışlığımızın kırlangıcı yok, biziz gerçek.
Damlalarımızın toplayıcı yok, biziz gerçek. Düş bahçıvanıyım. Senli güller yetiştirsem de gerçek olan sensin, sen olmalısın gerçeğimin gülistanında.
Kayıt Tarihi : 27.4.2013 12:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!