Ey Gönül!
Tâ Elest'ten aldık nârı,
Kül olmaya gelmedik mi?
Mecâzlardan seçip Yâr'ı,
Kul olmaya gelmedik mi?
Ne eylersin kara kaşla?
Elmas, zümrüt gibi taşla?
Beden denen şu naaşla,
Öl olmaya gelmedik mi?
Ferhat'ı kim, Kerem'i kim?
Mecnûn'lara Leylâ'dır sim,
Âşık anlar mecâz hep im,
Yol olmaya gelmedik mi?
Bırak artık abes zârı,
Mecâz çiçek, kokla Var'ı,
Beden kovan, kalptir arı,
Bal olmaya gelmedik mi?
Adem'i Aşk harı yaktı,
Kör gözlerse baktı baktı,
Nasıl densin O sır vaktı?
Lâl olmaya gelmedik mi? ..
Kayıt Tarihi : 12.11.2016 09:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ey Gönül! Buğdayın ekmek olması için geçtiği badirelere bak hele! Var mı öyle değirmen taşında ezilmeden, elden ele yoğrulmadan, ateşlerde yanmadan oluvermek? Kolay mı öyle adam olmak? İşte buğday şu âlem içinde insan olmaya en yakın olan.. O sebepten olsa gerek buğday, Adem'i yani adam olmaklığı temsil eder. Bir şeyin bitmesi için ekilmesi icâp eder. Yani her şey bir tohumdan meydana gelir. Tohum bu! Kimi yiter kimi biter.. Amma buğdayın bizâtihi kendisi tohum.. Çünkü o, ilk varolan mevcûdattan. İyi amma, bir şeyin neslinin devâmı için bir erkeğe bir de dişiye ihtiyaç var idir. Böl şu buğday tanesini ikiye, bir yanı Adem bir yanı Havva.. Erenler derler ki: "Buğdayın 'Elif' sırrı karnındadır." Ne ola bu 'Elif' sırrı? Vahdet! ! ! 'Elif' gibi deriz ya; hem arı hem duru hem bir, çokluktan arınmış.. İşte buğdayın ortasındaki bu 'Elif' toprağa düşünce, ulu bir ekinliğe dönüşür. Nasıl ki Adem ile Havva atamızdan ulu bir insanlık çınarı doğar, işte tam öyle.. Adem ile Havva bir buğday tanesinin iki yarısıdır. Nefsi temsil eden Hz. Adem'den sonra ve Hz. Adem'in nefsinden yaratıldı Havva.. İşte o Havva, dişi, Adem'e ayna olmuş; Adem o aynada kendini görüp nefsinin güzelliğine hayran olmuştur. O kadar ki nefsinin güzelliği, Rabb'inin emrini yani kendi hakîkatini unutmasına sebep oldu. Nefsine tabi olunca da, Cennet'ten uzağa düştü. Adem'in Cennet'i, kendi hakîkati idi. Peki buğday kıssası bunun neresinde? Buğday ekmek olur, nefsi doyurur; nefsin arzularının remzidir buğday. Her kim ki nefsinin arzularına tabi olur da, kendi hakîkatini unutur ise Cennet'ten de kovulur işte...
![Adem Kaçar](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/11/12/gelmedik-mi-2.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!