Gelmedi Dedi Şiiri - Tahir Görenli

Tahir Görenli
411

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Gelmedi Dedi

Pencere önünden günleri geçer
Evlatlar bu günde gelmedi dedi
Her sabah serçeyi arkadaş seçer
Evlatlar bu gün de gelmedi dedi.

Huzur evi huzur vermez ki ona
Haber gelmeyince ağlıyor ana
Hasret kalmış nazlı dediği cana
Evlatlar bu gün de gelmedi dedi.

Uçun kuşlar uçun uzak yerlere
Işık tutun görmez olan körlere
Gayrı dayanamam dedi bizlere
Evlatlar bu gün de gelmedi dedi.

Çok bekledi gelen giden olmadı
Uçan kuşlarla bir selam salmadı
Ömrü bitmiş daha fazla kalmadı
Evlatlar bu gün de gelmedi dedi.

Döner odasına huzur bulmaya
Zahiri’m kaderin böyle olmaya
Ölünce gelirler miras almaya
Evlatlar bu gün de gelmedi dedi.

Tahir GÖRENLİ.05.12.2018

Tahir Görenli
Kayıt Tarihi : 6.12.2018 13:06:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


O BİR ANNE'İDİ Akşam güneşi batmak üzereydi cıvıl cıvıl neşe içerisindeki serçe kuşları tünemek için yıllara meydan okuyan çınar ağacının dalların da yer kapma yarışındaydılar, yaşlı kadın ise odasının penceresinden gözyaşları içerisin de penceresi önündeki ağaçta dallara tünemiş serçe kuşları ile dertleşiyordu. Buğünde gelmediler, oysa ben onları, yokluklar içerisinde, bin bir ümitlerle, gecemi gündüzüme katarak, kimseye muhtaç etmeden büyütmüştüm, böyle olmamalıydı diye kahırlanıyordu. Hey hat akşam güneşi bu günde yaşlı kadının umutları ile birlikte usul usul batmıştı. Gözyaşları içerisinde, omuzları düşmüş, umutları tükenmiş bir vaziyette penceresini kapatarak çaresizce odasındaki yatağına uzandı, neden Allah'ım neden diyerek ağladı, ağladı, ağladı, ağlıyarak uyuya kaldı. Gecenin karanlığı yerini sabahın aydınlığına bırakırken güneş usul usul odasını ısıtmaya başlamış, güneşin doğuşuyla birlikte yaşlı kadının umutlarıda yeniden yeşermeye başlamıştı, odasının penceresindeki yerini erkenden almış umutla dışarıyı seyrediyordu penceresi önündeki çınar ağacına bakarak gün ışığı ile birlikte birer ikişer uçmaya başlayan serçelere seslendi. Gidin, kuşlar gidin, Allah rızası için gidin oğlumun, kızımın, yanlarına gidin, söyleyin onlara beni, annelerini burda unutmasınlar, kendilerini özlediğimi, torunlarımın can alıcı gülüşlerine hasret kaldığımı, cennet kokularının burnumda tüttüğünü, dedem diyen seslerinin kulaklarımda çınladığını söyleyin, birlikte yemek yenen ev yemekleri ile hazırlanmış (sizler gibi cıvıl cıvıl )aile sofralarımızı özlediğimi söyleyin. Umutla bekledi yaşlı kadın gün içinde sevdiklerinin gelmesini, yalnızlığına çare olmalarını, ama ne gelen vardı nede giden, serçelerden başka dönen olmadı. Üzüntüsünden, kahrından serçelere sitem ediyordu, sevdiklerinin gelmediğine değil. Gitmediniz, söylemediniz, benim özlemlerimi oğluma, kızıma bildirmediniz, söyleseydiniz gelirlerdi beni burda yalnız başıma bırakmazlardı diyor, oğluna, kızına yinede sitem etmiyordu. ÇÜNKÜ O BİR ANNE'YDİ. Usulca pencereyi kapattı, hıçkırıklar içerisinde yatağına uzandı, yorganını başına çekti içerisinde kayboldu, sanki gecenin karanlığına dahi küsmüştü. Sabah olmuş, güneş doğmuş, serçeler çınar ağacını çoktan terk etmişlerdi. Ancak yaşlı kadın penceresinde yoktu tıpkı serçeler gibi uçup gitmişti, yatağında yalnız başına sezsizce ruhunu yaradanına teslim edip, sınav yerinden ayrılıp hesap gününün görüleceği gerçek âleme seyri sefer etmişti. Aman ALLAH'ım ( CENNET ANNE'LERİN AYAĞI ALTINDA ) denilen bir ANNE için ne acı bir ayrılış, adına HUZUR EVİ denilen ( UNUTULMUŞLARIN ) evinden tabut içerisinde omuzlar üzerinde çıkarılıyor ve bir daha dönüşü olmayan gerçek ikâmetine götürülüyordu. 03.12.2018 Mehmet TATLI. Beyden alıntı bu hikaye hikayeyi okuyunca etkilendim bir kaç dörtlük yazayım dedim anlamını bulduğu kadar.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Tahir Görenli