GELİBOLU GÜNLÜĞÜ
Bindik arabamıza
Alaca karanlık içinde,
Dizildik ince bir yola.
Ormanlar yorgundu, yaslanmıştı dağlara.
Gökte hilal benziyordu, keskin bir bıçağa.
Neden sonra uyumuşum aniden
Şafak vakti uyandım,
Boğazın esneyen su sesinden.
Sonra baktım sağa sola
İşte orda bir harabe!
Öndeki arkadaşa sordum:
- Burası nere?
- Eceabat dedi arkadaş.
İkimizde sustuk kaldık.
Şimdi yalnız güzel duvarları kalmış,
Yıkık evlere baktık.
Felaket uzaktan da seçiliyordu.
Baktıkça kalbimizde bir yerler acıyordu.
Sonra hızla geçtik ileri
Gölgeler arasında hatıralar henüz yeni…
İşte boğaz, dikildi karşımıza!
Arabamız dayandı uzun bir yokuşa.
Yol üstünde inleyen sık çam ağaçları,
Kim bilir ne kanlar suladı bu toprakları…
Aklıma geldi Seyit Onbaşı, Yüzbaşı Hakkı…
Acaba Mustafa Kemal hangi tepeden baktı?
Bakın yükseldik, aşağısı uçurum.
Deniz yalıyordu ince bir kumun.
Tarihe tanıklığını…
İşte şimdi karşımızda Kilitbahir.
Yaşlı bir Türk köyü uyuyor.
Bazı evlerde zayıf ışıklar yanıyor.
Sonra, çıktık köyün meydanına
Böyle bir zafer yakışırdı Türk’ün şanına.
Karşı da Çanakkale bakıyordu bize
Kumkale’de hala canlı Mehmetçiğin ruhu
Keskin bir vuruşla getirmiştik,
Bitmez, tükenmez düşmanı dize.
Kilitbahir’i geçtikten sonra
Gözlüyordu bizi kesin bakışlı dağlar,
Her tarafa serilmiş binlerce canlar…
Ufukta güneş doğdu yanıyordu gözümüz.
Yıllar yılı Balkanlarda, Trablus’ta
Arka arkaya yitirilen, parçalanan,
Çanakkale’de birleşmişti özümüz!
Ormanda hala yapılmamış mezarlar…
Bombalardan parçalanmış sert topraklar.
Bugünkü halimizi görse yiğitler:
- Biz bunun için mi şehit olduk?
- Uyan ey, Türkoğlu Türk! Der.
Sonra indik arabadan, yürüdük,
Bilmem kaç saat sonra
Vardık Ertuğrul Tabyasına.
Düşündüm, baktım etrafa
Tepede bir silah var hala.
Üstüne isabet etmiş şarapneller…
Uzunluğu beş metreden fazla
Ağırlığı ne kadardır kim bilir?
Solunda derin derin siperler…
Aylar boyu
Ne zor günler gördü bu derin yerler.
Aç, susuz, uykusuz günler geçti burada
Meydanda kimseler yok,
Düşman sinmiş Arıburnu’nda.
Bitmemiş günlerce, aylarca bekleyiş
Hasret çeken her neferin ağzında bir deyiş…
Artık siperler yakın.
Düşman açıkça duyuluyor.
Askerler arasında değiş-tokuş oluyor.
Yola devam ettik bir süre daha
Şimdi karşımızda hedefteki Alçıtepe.
Yol kenarında tarihe akıyor Kanlıdere.
Düşman tepeye çıkamadan
Korkakça kaçtı denize…
Seddülbahir yorgun düşmüş inliyor,
Bu köy tarihe tanıklık ediyor.
Akşam oluyor lambalar yandı
Bitiyor artık bir gün daha…
Unutma ey gençlik!
Bu vatan için Mehmetçik
“Çanakkale geçilmez” yazdı dağlara…
25.04.2009
Rıdvan YıldızKayıt Tarihi : 3.5.2010 18:15:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!