Saçlarım kamaşıyor, şimdi gün ikindisi
Bir nehir sermayesi yüzümü aydınlatan
Bu gece mektupları zihnimi bulandırır
Oturup ağlamanın kaç değişik yolu var
Üniversite ağlar mı, fen bilgisi ağlar mı?
Gözyaşımın bilgisi seninle sınırlıdır
Sen dağlardan gelen bir okyanus hecesi
Damla olmak iyidir, yalvarmamak iyidir
Kaç denizin tuzu var kurduğun uygarlıkta
Bu karanlık diyarda kaç balık seni anlar
Eskiyen kelebeği bir çiçek tamamlar ya
Geri dönen, kaybolan, yok olmayan bir çiçek
Bir çiçek ki kuşların tüyerine âşıktır
Demir bir pervanenin hisleriyle yaşayan
Temelinden sarsılan kitapların yerine
Son misafir bu şehre bir sanat bırakmıştır
Tüm konuklar bu kentin bilgisini sağlarken
Kırışık bir suratla çıkamam merdivenlerden
Duru kalmalı adımlarımın değdiği toprak
Sen benim kara haritaları çizdiğime bakma
Seni çölün aynasından hiç geçirmedim ben
Sen hep bir iç deniz olarak kaldın içimde
Yankısız bir vadi olarak kaldın
Aynı bayram, aynı akşam, aynı deniz
Ayrı bir kent doğurdun, içimden geçtin
Ben yine aynı harfleri kullandım sana geçtim
Bir bavul kaç saat kulesine eşittir
Saat kaçı gösterir o kule kimin
Ben bilmem ancak matematik bilir
Öğret bana bilinmezliğini güllerin
Bir gül kaç şekilde çözülür öğret bana
Eski yöntemleri kullanma ama
Eski yöntemleri sakın kullanma
Kayıt Tarihi : 11.8.2008 15:48:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!