Sene altmış dördün ağıstos ayı
Dünyaya geldimde artırdım sayı
Anamın memeden aldım ilk payı
Çileler için geldim dünyaya.
Garip babam rıskı için çalıştı
Canım anam yokluklarla yarıştı
Yeni bir ses duydu aile coştu
Çileler için geldim dünyaya.
Bir gül gibi koklanarak büyüdüm
Gece gündüz ninni ile uyudum
Bir anda kaderin esiri oldum
Çileler için geldim dünyaya.
Bir buçuk yaşımda yürüyüm derken
Zalım hastalıkta esir alırken
Bu kara bahtta beni izlerken
Çileler için geldim dünyaya.
Yürümek isterim kalkamaz oldum
Şu sol bacağımı basamaz oldum
Açılmış goncayken bir anda soldum
Çileler için geldim dünyaya.
Bir cahil kişiye hekim dediler
Uyuşmuş bacağa çıkmış dediler
Koparıp ipliyi sakat ettiler
Çileler için geldim dünyaya.
Ben koşamam artık ovada kırda
Küçük yaştan beri katlandım derde
Küçük yaşta mahküm oldum bu derde
Çileler için geldim dünyaya.
Çalışayım derken acılar başlar
Üzüntü ettikçe ağarır saçlar
Sıcacık yuvam mutluluk bekler
Çileler için geldim dünyaya.
Sağlam olarak dünyqaya geldim
Fakirlik sebep ben yarım oldum
Anlıma yazılmış ben bunu gördüm
Çile ler için geldim dünyaya.
Gündüzüm işle geceler düşle
Hep üzgün gezerim bilmem sevinç ne
Bir gün acel şerbetini içeriz bizde
Çileler için geldim dünyaya.
Erzurum ilinde dünyaya geldim
Bu fani dünyada canımdan bezdim
Gençlik hayatımda zümrütte gezdim
Çileler için geldim dünyaya.
Yanar dağlar gibi sinem yanıyor
Fakirin yarasın zengin sarmıyor
Bu fani dünyada yüzüm gülmüyor
Çileler için geldim dünyaya.
Acar der yaşarken çok çile gördüm
Her yüze güleni ben dostum bildim
Yazmakla tükenmez büyüktür dertdim
Çileler için geldim dünyaya.
Orhan ACAR 23 11 2007
Kayıt Tarihi : 5.5.2009 22:25:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
merhaba gönül dostlarım bu şiir yaşamımın dökümanı
![Orhan Acar](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/05/05/geldim-dunyaya.jpg)
İHTİYAR AYAKKABICI VE ÇOCUK
Ayakkabıcı bir türkü tutturmuştu eski günlerden kalan.
Vitrinini süslüyordu yeni gelen mallarla.
Çocuk, ekmek almaya çıkmıştı evden.
Gözleri takıldı vitrindeki mavi spor ayakkabılara.
Uzun uzun bakakaldı, derin hülyalara daldı.
Bir elinde koltuk değneği vardı.
Pantolonunun içi boş paçası serseri rüzgarda sallandı.
Çocuk son bir kez baktı, iç çekip uzaklaştı.
İhtiyar ayakkabıcı fark etti çocuğu, çağırdı hemen:
Gel bakalım küçüğüm, var mı seni ilgilendiren?
Çocuk döndü: İşte şunlar, ama alamam zaten.
Ayakkabıcı sordu: Neden?
Çocuk: O kadar parayı nereden bulurum ben?
Üstelik ayağımın teki doğuştan yokken.
Boş ver, dedi ayakkabıcı,
Bu dünyada kim sağlam ki zaten?
Kiminin eli yok kiminin bacağı,
Kiminin de ya aklı noksan ya da vicdanı.
Keşke vicdanımız noksan olacağına, ayaklarımız olmasaydı.
Çocuğun aklı karıştı, tatlı tatlı gülümsedi.
Olmayan bacağı yüzünden çektiği acılar sanki biraz hafifledi.
Vitrindeki ayakkabıları giyip, top oynamayı hayal bile etti.
Adam vitrini gösterdi: Haydi vereyim onu, dedi, çok yakışacak.
Çocuk başını salladı: Otuz lira nasıl bulunacak?
Senin için indirimi erken başlattım, dedi Ayakkabıcı,
Ayakkabı oldu bugün yirmi lira.
Sen zaten tekini alacaksın, sana düşer on lira.
Çocuk düşündü: Ama öteki teki işe yaramaz, onu kim alacak?
Adam güldü: Düşündüğün şeye bak! Elbette bir gün
Sağ ayağı olmayan bir çocuk mutlaka çıkacak.
Beş lira da öğrenci indirimi yaparız,
Kalan beş te pazarlık payıydı zaten, onu da atarız.
Vitrinden ayakkabı çıktı, çocuk giydi tam geldi.
Sevinçten neredeyse değneksiz yürüyecekti.
Alışveriş bitmemişti; Ayakkabıcı sordu:
Sen de bana ayağından çıkanları satar mısın?
Çocuk kekeledi: Şaka mı yapıyorsun? O hiç para eder mi?
Altı bile kalmadı, neredeyse delindi.
Sen çok cahil kalmışsın arkadaş, dedi Ayakkabıcı,
Antika eşyalardan haberin yok galiba.
Eşya ne kadar eski, o kadar para.
Veririm onu antikacıya, eder kırk lira.
Sıkıştırdı çocuğun avcuna bir tomar para,
Çocuk dedi:Hayır bu kadarı fazla,
İndirim başladı, anlarsınız ya…Verdi yirmiyi geri.
Kocaman bir öpücük kondurdu
İhtiyar Ayakkabıcının buruşuk yanaklarına.
Ayrıldı oradan sanki uçar gibi,gözleri tek ayakkabısında.
Naime Özeren
Tebrikler... Güzel bir anlatım.
Yüreğinize sağlık.
TÜM YORUMLAR (25)