Bilirim,
Çok şey olmadığını,
bilmediğin...
Ve duyarım adını, her şehâdetin fısıltısında...
Kendi dilim ihânet ettiği zaman,
senin adına...
Unuttuğumu hatırladığım zaman,
unutmamam gerektiğini...
Ve anladığım zaman, sensizliğin ne kadar zor olduğunu...
İşte o an...
Yanık yanık 'Oyy' demenin ne olduğunu;
Bir ben bilirim...
Hiç görmedim seni...
Gene de bilirim, yüzündeki deseni...
Ne yaptığını da, kalktığında ilk iş olarak...
Unutkan dillerimize,
kalbimizden emir almamayı öğreten,
Unutturan, hamdetmeyi her sabah...
Ve biz şer söylerken susup,
hayra açılan dudaklarımızı kelepçeleyen şeytana
lânet olsun...
Herşeyden öte, unutturduğu için seni bana...
Acıkan yavrunun anasını özlediği gibi,
Herşeyini kaybetmiş bir garibin gülmeyi özlediği gibi,
Ve acısından can çekişen bir hastanın doktoru özlediği gibi...
İşte öyle özledim seni...
Gel...
Gel ne olur...
Açtığım bağrımdan kalbime süzülüp,
onar imzasız yaraları...
Dizlerimin bağı çözülüp, bıraktığım zaman kendimi yere,
Utançtan kızaran yüzümü avuçlarımda hapsetmeye çalışırken,
Ve hıçkırarak ağladığımda, geçtiğini anlamadığım saatler boyu,
Gel...
Gel ne olur...
Açtığım bağrımdan kalbime süzülüp,
onar imzasız yaraları...
Ne Leylâ'mı çölde arayacak takâtim,
Ne Şirin'in seyrine delecek dağım,
Ne de Handan'ım kalmadı uğruna defâlarca ölecek...
Benim nazım sana Yâ Rasûlullah...
Seni kavuran beni de kavursun...
Seni ağlatan beni de ağlatsın...
Seni seven beni de sevsin...
Ne olur... Ne olur... NE OLUR!
Benim için de dile, kendine dilediğinden...
Bırak da, gölgende oturayım Yâ Habîbullah...
Artık namazlarımda iki kez Tahiyyat okuyorum,
Sen varsın diye içinde...
Ve her ezan okunuşunda, iki kez istiyorum senin şefaatini Rabbimden...
Unuttum gözyaşlarıma hapsolan her acıyı...
Bir tek sen varsın orda...
Bir tek sen Yâ Nebîullah...
Gel...
Gel ne olur...
Ağlatma beni daha fazla...
(istanbul-2005)
Ayhan Yavuz AçıkgözKayıt Tarihi : 29.5.2005 02:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (2)