Bak üşüyor küçük ellerin, bu kış gününde.
Sığınmışsın, kuytu virane duvar köşesinde.
Islanmış çorapların, kar suyu pabuçlarında
Burnun kızarmış, sanki elma yanaklarında
Yüreğin, buz kesmiş, bedenin donmuşçasına
Acımayı, acınmayı unutmuşsun yıllarca.
Aynı mahallenin aynı caddesi, aynı sokakta
Yine dalmışsın derin, düşüncelere durakta
Kaç minibüsler geçti, binmeyi unuttuğum
Unutmadığım tek şey aklımda, unutulduğun
Üstünde aynı kazak, el örgüsü o yumaktan
Gören ya pardösü, ya kaban sanır uzaktan.
Ben sende gördüm cepleri boş, yüreği dolu
Yine sende gördüm, tefekküre giden yolu.
Başka akranların, daha sıcak yataklarında
Sen alaca karanlıkta, rızk peşinde sokakta
Elinde çiklet kutusu, saçların nemli ve ıslak
Hadi üzme beni, sıcak bir çorba içelim kalk.
Ya da bir çay içelim, köşede çay ocağından.
İçin ısıtsın, şu ciğerlerini kavuran soğuktan.
Bu kadar utangaç olma, başkaları utansın
Yetimleri, sokaklara mahkûm edenler yansın
Şimdi bu saatlerde, arkadaşların okul yolunda
Ya da kahvaltı için, evde yemek sofrasında.
Bir ay, bir yıl daha ne kadar sürecek esaret?
Ne zaman yıkılacak, kaderinle arandaki set?
Elbette senin de hakkın, sıcak yuva kurmak?
Nasır bağlamış yüreğini de, sevgiye açmak,
Makyaj görmemiş gözlerin, kıskandırmakta
Çikleti bahane eden, tekrar dönüp bakmakta
Bu sokaklar tekin değil, artık küçük değilsin
Ver elini kalk kızım ol, kim ne derse desin.
2012
Kayıt Tarihi : 25.1.2012 15:14:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!