Gecenin uçsuz bucaksız karanlığında,
Dertlerin en ıssız otağında,
Rüyaların karmaşık çıkmazlarında,
Gel bir seher vakti miraçta ki burakla,
Gecenin uçsuz bucaksız karanlığında…
Güneşin sensiz yakan alevinde,
Sensizlikten daralıp, bunaldığımızda,
Cehenneme adım adım yol aldığımızda,
Bir vakit doğduğun gibi faran dağlarından,
Yesrib şehrine usulca,
Doğduğun gibi veda tepelerinden medineye,
Gel doğ gönül tepelerimizden,
Karanlık, baygın ruhumuza,
Güneşin sensiz yakan alevinde…
Kamer geceye gömüldüğünde,
Denizler kaynatılmaya başlanınca sessizce,
Dağlar santim santim yürütülünce,
Mekke ve Medineye,
Yüzünden kamere sızan nurunla,
Gel hira dağından,
Haticeye geldiğin gibi,
Cibril nefesiyle,
Gel otur başkasıyla dolduramadığımız,
Gönüllerimizin başköşesine,
Kamer geceye gömüldüğünde…
Gel ey tarifsiz en güzel sevgili,
Helalle haram birbirine girdiği,
İyiyle kötünün karıştırılır olduğu,
Tek bir yanlışın bütün doğruları tükettiği,
Ahir zamanda,
Gel ey tarifsiz en güzel sevgili…
Gözlerimiz bize de gelir mi diye beklerken umutsuzca,
Adın hece hece dilimizde,
Mısra mısra şiirlerimizde,
Sensizliği solurken çaresizce içimize,
14 asır ötesinden,
Bir seher vaktinde,
Gel sessizce,
Gözlerimiz bize de gelir mi diye beklerken umutsuzca…
Gecenin uçsuz bucaksız karanlığında,
Güneşin sensiz yakan alevinde,
Kamer geceye gömüldüğünde,
Gel ey tarifsiz en güzel sevgili,
Gözlerimiz bize de gelir mi diye beklerken umutsuzca…
Celâlettin YÜNEL
Kayıt Tarihi : 26.7.2023 13:10:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!