Misafir gelirmiş kısmeti ile.
Kuş kanadı ile, er atı ile.
Aslan yüreğiyle dilimizdedir.
Keçi, eşek, katır inadı ile...
Aceleci sinek süte düşermiş.
Kazan kaynadığı yerde taşarmış.
Ayağı sıcak tut, başı da serin.
Yorgan dışındaysa ayak üşürmüş.
Hakikat eğrilir fakat kırılmaz.
Yoldan yolu ile giden yorulmaz.
Güzele yakışır göz ağrısı da.
İpekli kumaşa yün yama olmaz.
Kırıldığı yerden bağla ipini.
Yağmur yağıyorken doldur küpünü.
Kendi söküğünü dikemez terzi.
Bıçak yontamazmış kendi sapını.
Açın kursağına dayanmaz çörek.
Hasatta pahaya çıkarmış orak.
Yakın komşu uzak akrabadan yeğ.
Gözden ırak olan gönülden ırak...
Küçükken ezilir yılanın başı.
Harman dövmek değil keçinin işi.
Armudun önüdür kirazın sonu.
Yazdan belli olur güzün gelişi.
Haddini bil kardeş çizmeyi aşma.
Kaybolur dostların ola ki düşme.
Erkeği yenermiş kadının fendi.
Kısrakla yarışma, kızla güreşme.
Arşınına göre verilmezmiş bez.
Hiç kimse ’’yoğurdum ekşidir’’ demez.
Su testisi su yolunda kırılır.
Ateş ateş ile söndürülemez.
Sakallıyı gördün deden mi sandın?
Geçinen çok olur sağlamsa sırtın.
Saklayın samanı gelir zamanı.
Var ise bakırdır yok ise altın.
Bal satılmaz yüzün sirke satınca.
Horozu keserler yersiz ötünce.
Kaymakam oturdu kalkınca kadı.
Göl ördeğe kaldı kazlar gidince.
Gülmeyi bilmeyen dükkan açmasın.
Namert köprüsünden kimse geçmesin…
Pirince giderken bulgurdan olma.
Sülün avındayken tavuk kaçmasın.
Kılıçtan keskindir derler kaleme.
Yiğidi öldür de hakkını yeme.
Eşeğini sağlam kazığa bağla.
İt ısırmaz deme, at tepmez deme.
İlk fareler kaçar batan gemiden.
İt gibi dönermiş at gibi giden.
Doğmamış çocuğa don biçilmezmiş.
Pabuç çıkarmayın suyu görmeden.
Kar verirmiş Allah dağına göre.
Olmuşla ölmüşe bulunmaz çare.
Alacağın olsun ala kargada.
Alacaklı arslan, borçluysa fare.
Demirden korkanlar trene binmez.
Karpuz kesme ile hararet sönmez.
Azı karar, çoğu zarardır dostum.
Aşın tadı tuzdur çanakla yenmez.
Cahil bir yaşarken bilgin bin yaşar.
Boş görünen bardak gün gelir taşar.
Çarşıya uymazmış evdeki hesap.
Göğe tükürürsen yüzüne düşer.
Çıra yak, bağ buda Mart dokuzunda.
Selamet var imiş sabrın sonunda.
Komşuda pişenden bize de düşer.
Ot da sulanırmış buğday yanında.
Azı bilmeyenler çoğu hiç bilmez.
Kimsenin ettiği yanına kalmaz.
Denizi geçip de çayda boğulma.
Coşkun ırmak bile geçitsiz olmaz.
Dokuza çıkmış ad inmez sekize.
Çöp batarmış esirgediğin göze.
Uçamayan kuşa alçak dal verir…
Tanrı boynuz vermez süsen öküze.
Yen içinde kalır kol kırılınca.
Ağaç baş eğermiş meyve olunca.
Baykuşun kısmeti önüne gelir.
Irmakta ot biter oğlak doğunca.
Çorba içmek için tekkeyi bekle.
Yol gitmekle biter borç ödemekle.
Söylesem söz olur söylemesem dert.
Ağız yanmaz imiş ‘’ateş’’ demekle.
Nurettin Eyibil
Kayıt Tarihi : 15.12.2018 20:28:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Daha önce de atasözü ve deyimlerimizden yararlanarak manzumeler oluşturmuştum. Bu defakinin özelliği her dörtlükte en az bir tane Kaşgarlı Mahmut’un ‘’Divanü Lugati’t Türk’’ adlı eserinde yer alan atasözlerinden bulunması. İlk dörtlüğün ikinci dizesi, ikinci dörtlüğün ilk ve son dizeleri Kaşgarlı Mahmut’un eserinden alınan atasözleri ile oluşturuldu. Diğer dörtlüklerin son dizeleri hep ‘’Divanü Lugati’t Türk’’ ten alındı. Kuş kanatın, er atın. ( Kuş kanadı ile, er atı ile.) İvek sinğek sütke tüşür. ( Aceleci sinek süte düşer.) Yogurkanda artuk adhak kösülse üşiyür. ( Yorgandan artık ayak uzatılsa üşür.) Barçın yamagı barçınka, karış yamagı karışka. (İpekli yaması ipekliye, yünlü yaması yünlüye.) Neçe yitik biçek erse öz sapın yonumaz. ( Ne kadar keskin bıçak olsa da kendi sapını yontamaz. Közden yırasa könğülden yeme yırar. ( Gözden uzaklaşan gönülden uzaklaşır. ) Küz geligi yazın belgürer. ( Güzün gelişi yazın belirir.) Kız birle küreşme, kısrak birle yarışma. ( Kız ile güreşme, kısrak ile yarışma.) Otug udhguç birle üçürmes. ( Ateş alevle söndürülmez. ) Bar bakır, yok altun. ( Var bakır, yok altın.) Kaz kopsa ördek kölig igenür. ( Kaz kalksa ördek gölü sahiplenir.) Yazıdakı süvlin edhergeli evdeki tagaku ıçgınma. ( Kırda sülün ararken evdeki tavuğu kaçırma.) It ısırmas, at tepmes time. ( İt ısırmaz, at tepmez deme. ) Suv körmeginçe etük tartma. ( Su görmeyince pabuç çıkarma.) Alımçı arslan, birimci sıçgan. ( Alacaklı arslan, verecekli sıçan.) Aş tatıgı tuz, yugrın yimes. ( Aşın tadı tuz, çanakla yenmez.) Kökke sagursa yüzke tüşür. ( Göğe tükürse yüze düşer.) Bugday katında sarkaç suvalur. ( Buğday yanında hindiba da sulanır.) Kaynar ögüz keçiksiz bolmas. ( Kaynar ırmak geçitsiz olmaz.) Süsgen udhka Tenğri müngüz birmes. ( Boynuzu ile saldıran öküze Tanrı boynuz vermez.) Agılda oglak togsa arıkta otı öner. ( Ağılda oğlak doğsa akarsu kenarında otu biter.) Ot tise agız küymes. ( Od dese ağız yanmaz.) KAYNAK: Ferit BİRTEK, ‘’En Eski Türk Savları’’ Ankara 1944, TDK yayınları
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!