Gerçekten tarifsiz bazı kokular,
Zamanını hatırlatır bana, özletir.
Olayları ardı ardına yaşatır, gezdirir,
Hafif bir tebessüm bırakır suratımda.
Babaannemin bahçesindeki manolya mesela…
Kokluyorum ve evet, altı yaşındayım.
Suratsız bir adam kulağımı çekiyor o esnada;
Acıyı öğreniyorum ondan, haklı yere ağlamayı.
Ya da yalnız anneannem…
Anadolu kokar, emek kokar, acıyla dolu bir hayat kokar.
Yatmışım koynuna, hikayeler dinliyorum dedemden kalan.
Huzur üstüne huzur bulmam hiç de garip değil o anda.
Mahalledeki arkadaşlarla kazdığımız toprak tepeler,
Amaçsız yere, sadece çocuk olduğumuz için kazdığımız, masumca.
Ya da bizle beraber ıslanan huzurlu toprak…
Kumdan sahadaki maçlar unutulur mu, kokuları olmasa?
Papatya mıydı neydi mesela?
Başkalaştı senle kokusu.
O olaydan sonra koklarım, yok, başka bir şey hatırlatmaz.
Bir tek seni, ve o günkü kokunu.
Denizin yosunlu kokusu,
Hani berbat olduğunu bilirsin, yine de koklarsın ya…
Bir anda on beş yaşında Heybeli’deyim sanki.
Mehtaba uzanıyor ve kararmış denizi seyrediyorum.
Ya da sigara ve onun isli, pis kokusu…
Koklarsın, sadece koklamış olursun.
Aslında zehirli melankoli kokar, uyuşturur seni.
Koklamayı unutturur sana, fakat kokunun değerini öğretir.
Kayıt Tarihi : 8.1.2025 21:30:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!