Geçmişin kanatlarını kollarıma geçirip mazi denen okyanusun üzerinde alçak uçuşa çıkıyorum
evrende bir kum tanesi kadar küçük fakat yüreğime işlenenler kadar büyük bir yer kapladığımı düşündüğüm zifiri gün terslerinde.
Anılarımla yorgunluk atıyorum çoğu zaman,bazı hisleri,anları yeniden arama arzusuna kapılıyor sol yanımdaki duygu ve düşünce dinamosu dinamodan şu sözler pompalanıyor yaşadığının en büyük kanıtı geçmişinden öğrendiklerini geleceğinde de kendi iyine göre görebilmek istemen o halde
durma sohbet et,sahip olduklarının kıymetini bil,şükür et,dua et,aşık ol,sevgi olgusunu köreltenlere inat sev,düşün,olumluyu iste,gördüğün saygıyı ve değeri göstermekten kaçınma,espri yapmaktan korkma,bir ağız dolusu tebessümü otuz iki dişinle simgeleştir,Olduğun gibi görün,başarıyı hisset,başaranları tebrik etmekten çekinme,ara sıra kendini ara,özünü oluşturan değerleri...,elalem ne der? ne derse kendine der,fikir almayı ihmal etme,vicdan mahkemesine sıkça uğra,son kararı kendin ver,mutluluğu sadece çağırarak vakit kaybetme onu bul ve ona sıkıca sarıl,insan hayatında inişlerin ve çıkışların olduğunu aklında çıkartma tek düze bir yaşam yaşamın mayasını bozar her iniş çıkış yeni bir tecrübe,azim,kararlılık ışığıdır altını iyice çiz,düştüysen daha güçlü bir biçimde tekrar ayağa kalk,şiiri oku,hisset,anla
Türküleri yaşa,hayatı anlamlandır
Yaşamak barış,huzur,adalet,bereket,bolluk,eğitim,sistem dolu bir dünyada yaşamak için dinle,öğren,paylaş.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta