Bir kuru hayale takılıp kaldık
Beton duvarlara tıkılıp kaldık
Yalandan dolandan sıkılıp kaldık
Hasret oldu özlem oldu geçmişim
Üstüne bindiğim karakaçanım
Kartalım şahanım gökte uçanım
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
bende herzaman geçmişe özlem duyuyorum...nostalji galiba hepimizin ruhunda var ..kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Osman Öcal Beyefendi her türlü takdirin üstünde değerli bir şairimizdir.
Hediyelerin en güzeline layıktır.
En güzel hediye de ancak usta bir kalemden çıkan dizelerden mürekkeptir.
Anadoludan kopup gelip te köyünü ve memleketini özlemeyene rastlamadım ben.
Ben de zaman zaman bu özlemlerimi dile getiren çalışmalar yaparım.
Bunlardan bir tanesi de Kuzularla başbaşa eğilsem pınara ben isimli şiirimdir.
Bâki kalan ömrümde, görsem bizim yöreyi
Gönlümce doya doya, tatsam eski töreyi
Çadıra razı olur, istemezdim sarayı
Kuzularla baş başa, eğilsem pınara ben
Gölgesinde otursam, yaslansam çınara ben
Anam erkenden kalkıp, demlese dağ çayını
Arkasından bakraca, sağsa inek, koyunu
Gün doğunca tarlalar, andırır toy, düğünü
Orakla ekin biçer, çekilmem kenara ben
Buğdayı seklem eder, yüklerdim semere ben
Köyde günlük hayata, çabucak alışırdım
Zorluğa göğüs gerer, var güçle çalışırdım
İmeceyle herkesin, derdini bölüşürdüm
Giyerdim çarığımı, başıma da bere ben
Şikâyet etmezdim hiç, batsam kızıl tere ben
Toplanırdık her gece, bir evde seve seve
Tadı güzel olurdu, gezmenin evden eve
Gecenin bir vaktinde, kalınca karanlığa
Fener diye tutardım, elimde bir çıra ben
Bedirik’li gecede, bayılırdım şor’a ben
Yaylalarda pikniğin, farklı olur lezzeti
Heybelere koyardık sebze, meyve ve eti
Gözden ırak bir yerde, bularak bir suçatı
Taşlardan mangal yapsak, bayılırdım kır’a ben
Odunumu yakmada, kullanırdım çıra ben
Sabah horoz ötünce, erkenden kalkardım ben
Dalında yemek için, dutlara çıkardım ben
Kuşları seyrederdim, keyfime bakardım ben
Sabah güneş doğunca, olamam avara ben
Teleme yapmak için, giderdim davara ben
Eti ve sütü için, koyun keçi beslerdim
Kınalı kuzuları, boncuklarla süslerdim
Kuşluk vakti gelince, üflük çalar seslerdim
Davarları dal için, götürürdüm har’a ben
Dalları kesmek için, kullanırdım tahra ben
Yayık için kadınlar, sabah gitse pınara
Elimde yufka ekmek, kurulurdum kenara
Tereyağı alınca, fırsat bulup bir ara
Ellerimle toplardım, nane yarpuz tere ben
Yayıktaki ayranla, yaptırırdım şora ben
Bütün bunlardan sonra, çıkardım ben çardağa
Odunla pişen çayı, doldururdum bardağa
Şöyle bir uzun hava, koyardım taş plağa
Yer minderi, yastığı, yaslardım duvara ben
Kızmayın sakın bana, yakardım cuvara ben
Torosların zirvesi, herdem sisli pusludur
Oraların sakini, Delibalın neslidir
Karlı pekmez orada, dondurmanın aslıdır
Hava açık olursa, çıkardım dağlara ben
Karsambaç yapar yerdim, pekmez katıp kara ben
Bu şiirin hikayesinde;
Bundan yaklaşık olarak 50 yıl önce, Toros dağlarının zirvesinde doğduğum köydeki insanların hayatlarından bir kesit sunmaya çalıştım. Abartısız bir şekilde o yıllardaki hayat biçimini anlatmaya çalıştım. Anadolunun bütün köyleri üç aşağı beş yukarı hep aynıdır.
O zamanlar;
Elektrik yoktu,
Araba yoktu,
Televizyon yoktu
Belkide bir çok köyde radyo yoktu.
Gökdelenler yoktu.
Damların çatıları topraktandı.
Yağmur yağsa damlar akmasın diye loğ taşlarıyla loğlanırdı.
Fakat günümüzde bile olmayan
Dostluk vardı
Muhabbet vardı
İlişkiler çıkara dayanmıyordu
İnsanlar arasında imece vardı
İnsan birbirlerinin gözlerinin içine bakaraktan sohbet ederlerdi.
Şimdi ekrana bakmaktan sohbete vakit kalmıyor bırakın gözlere bakmayı.
Bir köyde cenaze olsa komşu köyler bile gelirdi eskiden.
Şimdi ise Apartman dairelerinde komşusunun adını bilmeyen o kadar çok insan var ki.
Söylenecek çok şey var vesselam.
Etrafımdaki insanların hallerine bir baktım da keşke dedim 40 yıl öncesinin insanlarının yaşadığı hayat biçiminde yaşasaydım diye düşündüm. diye yazmışım.
Bu enfes şiirinizle şöyle bir memleket gezisi yaptım ve dözdüm ama dönüş epey zor oldu.
Aklım ruhuma ayak uydurmakta zorlandı.
Yürekten tebrikler bu enfes şiirinize ve böylesine bir şiirin yazılmasına vesile olduğu için Sn. Osman Öcal beyefendiye de şükranlarımı yolluyorum.
Sağlıcakla kalınız.
Celil ÇINKIR
Delibal
'Hasret oldu özlem oldu geçmişim' aynen öyle oldu, ellerine sağlık. Selam sevgi ve saygılarımla
teşekkürler değerli hemşehrim.kalemin daim gönlün hep engin kalsın. selam ve dua ile.
ne güzel anlatmışsınız.tebrik ederim.
ne güzel anlatmışsınız.tebrik ederim.
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta