Geçmişe Özlem Şiiri - Yorumlar

Bir kuru hayale takılıp kaldık
Beton duvarlara tıkılıp kaldık
Yalandan dolandan sıkılıp kaldık
Hasret oldu özlem oldu geçmişim

Üstüne bindiğim karakaçanım
Kartalım şahanım gökte uçanım

Tamamını Oku
  • Kardelen Altınok
    Kardelen Altınok 27.12.2009 - 18:37

    bende herzaman geçmişe özlem duyuyorum...nostalji galiba hepimizin ruhunda var ..kaleminize ve yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz
  • Celil Çınkır
    Celil Çınkır 18.12.2009 - 22:12

    Osman Öcal Beyefendi her türlü takdirin üstünde değerli bir şairimizdir.
    Hediyelerin en güzeline layıktır.
    En güzel hediye de ancak usta bir kalemden çıkan dizelerden mürekkeptir.
    Anadoludan kopup gelip te köyünü ve memleketini özlemeyene rastlamadım ben.
    Ben de zaman zaman bu özlemlerimi dile getiren çalışmalar yaparım.
    Bunlardan bir tanesi de Kuzularla başbaşa eğilsem pınara ben isimli şiirimdir.

    Bâki kalan ömrümde, görsem bizim yöreyi
    Gönlümce doya doya, tatsam eski töreyi
    Çadıra razı olur, istemezdim sarayı
    Kuzularla baş başa, eğilsem pınara ben
    Gölgesinde otursam, yaslansam çınara ben

    Anam erkenden kalkıp, demlese dağ çayını
    Arkasından bakraca, sağsa inek, koyunu
    Gün doğunca tarlalar, andırır toy, düğünü
    Orakla ekin biçer, çekilmem kenara ben
    Buğdayı seklem eder, yüklerdim semere ben

    Köyde günlük hayata, çabucak alışırdım
    Zorluğa göğüs gerer, var güçle çalışırdım
    İmeceyle herkesin, derdini bölüşürdüm
    Giyerdim çarığımı, başıma da bere ben
    Şikâyet etmezdim hiç, batsam kızıl tere ben

    Toplanırdık her gece, bir evde seve seve
    Tadı güzel olurdu, gezmenin evden eve
    Gecenin bir vaktinde, kalınca karanlığa
    Fener diye tutardım, elimde bir çıra ben
    Bedirik’li gecede, bayılırdım şor’a ben

    Yaylalarda pikniğin, farklı olur lezzeti
    Heybelere koyardık sebze, meyve ve eti
    Gözden ırak bir yerde, bularak bir suçatı
    Taşlardan mangal yapsak, bayılırdım kır’a ben
    Odunumu yakmada, kullanırdım çıra ben

    Sabah horoz ötünce, erkenden kalkardım ben
    Dalında yemek için, dutlara çıkardım ben
    Kuşları seyrederdim, keyfime bakardım ben
    Sabah güneş doğunca, olamam avara ben
    Teleme yapmak için, giderdim davara ben

    Eti ve sütü için, koyun keçi beslerdim
    Kınalı kuzuları, boncuklarla süslerdim
    Kuşluk vakti gelince, üflük çalar seslerdim
    Davarları dal için, götürürdüm har’a ben
    Dalları kesmek için, kullanırdım tahra ben

    Yayık için kadınlar, sabah gitse pınara
    Elimde yufka ekmek, kurulurdum kenara
    Tereyağı alınca, fırsat bulup bir ara
    Ellerimle toplardım, nane yarpuz tere ben
    Yayıktaki ayranla, yaptırırdım şora ben

    Bütün bunlardan sonra, çıkardım ben çardağa
    Odunla pişen çayı, doldururdum bardağa
    Şöyle bir uzun hava, koyardım taş plağa
    Yer minderi, yastığı, yaslardım duvara ben
    Kızmayın sakın bana, yakardım cuvara ben

    Torosların zirvesi, herdem sisli pusludur
    Oraların sakini, Delibalın neslidir
    Karlı pekmez orada, dondurmanın aslıdır
    Hava açık olursa, çıkardım dağlara ben
    Karsambaç yapar yerdim, pekmez katıp kara ben

    Bu şiirin hikayesinde;
    Bundan yaklaşık olarak 50 yıl önce, Toros dağlarının zirvesinde doğduğum köydeki insanların hayatlarından bir kesit sunmaya çalıştım. Abartısız bir şekilde o yıllardaki hayat biçimini anlatmaya çalıştım. Anadolunun bütün köyleri üç aşağı beş yukarı hep aynıdır.
    O zamanlar;
    Elektrik yoktu,
    Araba yoktu,
    Televizyon yoktu
    Belkide bir çok köyde radyo yoktu.
    Gökdelenler yoktu.
    Damların çatıları topraktandı.
    Yağmur yağsa damlar akmasın diye loğ taşlarıyla loğlanırdı.
    Fakat günümüzde bile olmayan
    Dostluk vardı
    Muhabbet vardı
    İlişkiler çıkara dayanmıyordu
    İnsanlar arasında imece vardı
    İnsan birbirlerinin gözlerinin içine bakaraktan sohbet ederlerdi.
    Şimdi ekrana bakmaktan sohbete vakit kalmıyor bırakın gözlere bakmayı.
    Bir köyde cenaze olsa komşu köyler bile gelirdi eskiden.
    Şimdi ise Apartman dairelerinde komşusunun adını bilmeyen o kadar çok insan var ki.
    Söylenecek çok şey var vesselam.
    Etrafımdaki insanların hallerine bir baktım da keşke dedim 40 yıl öncesinin insanlarının yaşadığı hayat biçiminde yaşasaydım diye düşündüm. diye yazmışım.

    Bu enfes şiirinizle şöyle bir memleket gezisi yaptım ve dözdüm ama dönüş epey zor oldu.
    Aklım ruhuma ayak uydurmakta zorlandı.

    Yürekten tebrikler bu enfes şiirinize ve böylesine bir şiirin yazılmasına vesile olduğu için Sn. Osman Öcal beyefendiye de şükranlarımı yolluyorum.
    Sağlıcakla kalınız.
    Celil ÇINKIR
    Delibal

    Cevap Yaz
  • Alaaddin Taşkın
    Alaaddin Taşkın 22.10.2009 - 13:19

    'Hasret oldu özlem oldu geçmişim' aynen öyle oldu, ellerine sağlık. Selam sevgi ve saygılarımla

    Cevap Yaz
  • Osman Öcal
    Osman Öcal 22.10.2009 - 11:57

    teşekkürler değerli hemşehrim.kalemin daim gönlün hep engin kalsın. selam ve dua ile.

    Cevap Yaz
  • Müslüme Tarhan
    Müslüme Tarhan 22.10.2009 - 09:25

    ne güzel anlatmışsınız.tebrik ederim.

    Cevap Yaz
  • Müslüme Tarhan
    Müslüme Tarhan 22.10.2009 - 09:25

    ne güzel anlatmışsınız.tebrik ederim.

    Cevap Yaz

Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta