Geçiyor gözlerimden
Uzaklara sürgün resmi bedenim
Eski albümlerden dolmaya başlamış
Yeni çehremle
Kaçınılmaz bir yangına taşıyorum ellerimi
Ve mücrim bakışlardan gözlerimi
Kalsam mı bu tabutluklarda
Yoksa girsem mi zaman tüneline
Bilemiyorum
Bilmemek bir tatbikat yüzü koyun yatırılmış aynalarda
Ne mümkün anlatmak ifadesini şiirin cinnet repertuarıma
Uçur Kaf dağlarından bedenimi ey genç ömrüm
Güneşin kıyılarına dağıt kahramanca saçlarımı
Gülmeye başlayan bir rüzgarın
Eteklerini tutuştur yıldızlardan bir görüntüyü konuşsun dudaklarım
Gölgede kalmış avuntuların
Tatlı sonbaharlarına
Dört duvar antolojisine ahrete kadar sözler söyleyecek
Dili değiştir ağzımda
Biyografisiz bir kimliğin gerekliliğini
Yeniden keşfederken
Kamplara bölünen ömrümün son gurbet durağı zindanda
SANSÜRLEMESİN ELLERİMİZİ SOĞUK DAMGALAR
YENİ BİR HAYATA
Bir canavara yapıştırılarak yaşamayalım
Savaş suçlusu şartları
Bir beyaz çıkaralım siyahtan
Uzunca zamanlara ait
Davamız karın doyurup nesil üretmek değil
Yeryüzü gurbetinde
Mesela putlarını kırabiliriz nemrutların
Bir konvoyu basabiliriz
Camlarını silip gözlüklerimizin
Bir çentik atıyoruz duraklarına
Hamlesiz insanın
Ya hak diyerek koparıyoruz
Pörsümüş sayfalarından
Geçmiş zamanlara mürekkep düşmüş anıları
Kritiğini yapamıyoruz
İpi kopmuş uçurtmaların
Evet kılavuzluğunu yapabilirim ışığın
Karanlık çukurlara düşürmeden
Vedalara kalem çalmadan
Uzaklaşan bir dosta el sallamadan
En keskin yürek sızısından
Başka ne diyebilirim
Nihayet sırası geldi vedanın
Hoyrat bir tebessüm çıkardım
Sara nöbetlerinden
En ızdıraplı dakikalarımı vurdu haydutlar
İade edilmez çehreme
Eski yüzümün anılarından bir görünüm
Gönül fecrini seyrettik
Periyodik bir hüznün yıllanmış tadıyla
Yalnızlık kerbelasına durak
Bir ömrü yıktığımız yer
Artık sancılarımızı anlatamıyoruz
Kaypak bir zemine basıyor ayaklarımız
Çerçeveden çıkmıyor
Mor bir tabloda yanan akıl
Dünya masalları nasıl yıkamışsa
Antikorsuz beyinleri
Körlere kimlik gösteremiyoruz
Gecenin duvarına yaslıyorum başımı
Uzaklaştırılıyor gitgide gözlerimin kıyısından
Fabrika dumanları
Muntazam bir insan topluluğu görüyorum
Bitmiş mesaileri ömürlerinin
Daha da küçülüyorlar
Baktığım yer özel tip cezaevi arabasının dürbün delikleri
Nasılda küçücük görünüyorlar
Devlerin yutmasına hazırlanmış lokmalar gibi
Oysa bana düşen gözlerimin mimarisini korumalıyım
Ekonomik sıkıntılar çeken çözümlerden
Artık iskonto yaptırmakta yok kuş seslerinden
Getirilmiş baharlara
Şimdi sıyrılma vakti geliyor Yusuf’un atıldığı kör kuyulardan
Uzaklara çok uzaklara taşımak istiyorum
Statükoya baş kaldıran şiirlerimi
Geçiyor gözlerimden uzaklara sürgün resmi bedenim
Eski albümlerden dolmaya başlamış yeni çehremle
Merhaba Kudüs merhaba Mekke merhaba İstanbul
Kayıt Tarihi : 16.8.2006 17:11:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
yaşanılanların beynimizde kare kare şekillenmesi..tüm yaşanılanların bir tekrarı gibi adeta,,,işte ogün bugün arası katedilen yollardan düşen şiirler..
![Lütfi Kireçci](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/08/16/geciyor-gozlerimden-uzaklara-surgun-resmi-bedenim.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!