Gizemli bir sır var ruhun da, ruhum dan saklı,
Beynimde tüneyen kelimeleri kifayetsiz bırakan
Ve
Mukaddes bildiğim unsurları bir bir eritip,
Gönülden gelmeyen basit ve uyduruk cümlelerle tarif edilemeyen…
Anlamalıydım;
Gözlerini gözlerimden kaçırdığın an
Aklında başka bir fikrin,
Yüreğine başka bir dosttun dolmuş olduğunu…
Ele veriyordu ellerin ve gözlerin,
Ve gözlerindeki kırık manalar,
Yüreğindeki başka yüreği...
Duygularımın beni sana çelişi,
Ruhumda ve bedenimdeki tılsımlı büyüden olsa gerek…
Görmedin baktığın halde,
Gözlerimdeki mananın,
Senin için duygu ve düşünce seline gark oluşunu…
Hiç bir zamana böyle bir ihtimale yer vermek şöyle dursun,
Düşünmek biler istemedim.
İstemedim çünkü sevda yürekte,
Namludan çıkmış alev topu kadar sıcak ve taze
Ve tek oluğunu bildiğim ve yaşadığım için…
Namludan çıkan sıcak, taze kurşun sadece hedefe ait gerisi karavana,
Yürekte kurşun kadar ağır ve sıcak sevdanın müellifi tek olur dedim,
Öyle bildim,
Öyle düşündüm
Ve öyle yaşadım yüreğimdeki aşkı…
Ve ben; yüreğimdeki sevdanın,
Kendi namlumdan çıkıp alnıma sıkılmış bir kurşun kadar ağır,
Ve bir kurşun kadar yakıcı olduğunu bile bile yaktım,
Geride kalan ne var ne yok sa, senden gayri her şeyi…
Ama sen…
Sen bakmadın hiçbir dem gözlerime,
Sevda dolu bakışları esirgedin hep gözlerimden.
Bakışlarını, kaygı, acı tebessüm ve intikam
Duygularla süsledin bana bakan gözlerini...
Okuduğum halde gözlerinde,
Var olan bunca manaları anlamadım,
Anlamak istemedim,
Çünkü sevdalı yüreğini Avuçlamış,
Divane aşıklar gibi olmuştum karşında.
Sense avıyla oynayan bir aslan kadar keyifli,
Çaresiz köşeye sıkışmış fareyle oynayan
Bir kedi kadar acımasız duygularla geliyordun üzerime.
O kadar keyif ve şevkle bakıyordun ki,
Kimi zaman üzgün,
Kimi zaman hırçın ve gaddarlığının
Tüm hışmıyla eriyordu gözlerin gözlerimin tam ortasında.
Tüm çaresizliğime rağmen bunları görüyor,
Okuyor ve anlayabiliyordum gözlerinde,
Ama yinede düşünmedim bu düşleri,
Sevdam için…
İnandım… sadece inandım söylenen her şeye….
Kötülükleri, acıları elimin tersiyle itip bir kenara,
Sadece inandım, yüreğindeki aşka sevgiye ve inanca...
Çünkü inancım sevdadan geliyor,
Sevdan ise bana hayat veren,
Gönlümde açmaya hazır ve nazır taze bir gül gibiydi,
O bakışlarındaki benim anlamak istediğim manalar.
Düşünemedim düşünmek bile istenmedim,
Beni benden alacak olan düşüncelerindeki sırların gizemini…
Leyla’nın gözlerinde mecnun’a bakan böyle bir bakış,
Yüreğinde böyle bir aşk ateşi yanmış mıdır?
Yada mecnun’da böyle bir çaresizlik zuhur bulmuş mudur?
Oysa leyla’nın yüreğinde oluk oluk akan;
Sevği, merhamet, şefkat ve aşk çeşmesinde,
Mecnun’dan gayri hiç kimseye bir damla su yok…
Mecnun’nun sinesinde var olan,
Mümbit bir dehanın göz bebeğinden yüreğinde akan,
Aşk’ta saklı kalan, gizemli sırrın muamması oldu leyla…
Aşk’tan geriye kalan sadece,
Leyla…leyla…leyla…
Mecnun’da leyla’dan gayrisi yalan,
Leyla’dan gayrisi boş ve leyla’dan gayrisi lüzumsuz.
Mademki mecnun’un leyla’sı oldun!
Öyleyse çöz mecnun’daki mecnunluk halini ve anla…
Anla…anla ki leyla olasın o vakit…
Neden bunca zaman nakledilmemiş olaylar?
Neden bunca zaman terk edilmemiş eskiler?
Neden sevdaların bir başka yüreğe akmasında,
Duyulan endişe ve kaygıya ateş püskürmeler?
Neden gönüllere birden gayri canların akması?
Neden onca canların halen yürekte tutuklu kılınması?
Neden…neden aşk’a gem vurulmuş duyguların ucuz pahaya eski bir dosta Satılması? neden…neden…neden bu nedenler…
Kayıt Tarihi : 27.10.2007 11:27:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!