Karanlık bir yaz gecesiydi...
Yine ayrı düşmüştü gece
Gümüş saçlı Ay kızdan
Öksüz-boynu bükük, suskundu
*
Oysa geceye meftundu bütün yıldızlar
Yağıyorlardı ışıl ışıl , gecenin simsiyah saçlarına
Edalı bir yıldız dayanamadı, göz kırptı suskun geceye
Nazlı nazlı kaydı , bir uçtan bir uca...
Yüz vermedi gece , ışımadı yüzü
*
Bir yaz rüzgarı bir ıslık tutturdu
‘Aşk eski bir yalan...!’
Karıştırdı gecenin saçlarını ,sevecen...
Dağılmadı gecenin matemi, almadı rüzgarın selamını
Durur mu rüzgar , esip de geçip gitti...
*
Ağustos böcekleri dinler mi gecenin matemini ,
zaten kaç geceleri var ki ?
Gündüzden kalma şarkıları dudaklarında şen şakrak
Ömürlerinin ilk ve son yazını unutulmaz kılmak...
*
Gece hepten sustu , gülümsedi acı acı
‘Seçilmiş bir yalnızlıktı' onunki...
Kimseler anlamıyordu suskunluğunu
(Ay kızla , siyah gece
susarak ne çok konuşurlardı ...)
*
“Sevgi” dedi gece ...
Döndü, fısıldadı yüreğine
kendine has bütün cümleleri...
(Varsın duymasındı Ay kız
Koca Mecnun , sevgiye aşık değil miydi ...?)
*
‘Geceyi dinleyin !’ derlerdi
Boşuna değilmiş demek ki...
Vazgeçtim tüm kelimelerimden
Kendi suskunluğumda
Geceyi dinledim ben ...
(18. 7.2018 güncesi )
Kayıt Tarihi : 18.7.2018 16:15:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kör olsan seni g/örmek istermiydin?..
İkimizde aynı yere koşan biziz.
Bir düşün içinde yaşadığımız karanlıksa.
İkimiz de öğrenen ve öğreten.
Bırak beni yaralıyım desen de boşa.
Biz de diyebilirim, ben yerine.
Sağır olsan gönlüm s/özlerini ister.
Uzun yolun daha yarısı bile aşılmadı.
Nasiplendik elhamdülillah.
Aşkınız daim olsun.
Yüreğinize sağlık.
Allaha emanet olun.
Selam ve dualarımla.
Tahkiye tarzında…
Masalsı, hikâyemsi güzel bir şiir.
Ay kız, yıldızlar, rüzgâr ve karanlık gece…
Ağustos böceğini de unutmadık hani…
Bu duyguların şairi, şiirin hangi kahramanına uymakta?
Gece mi, yıldız mı, Ay kız mı?
Bence daha çok Ay kız.
Yok yok!..
Karanlık gece…
Ama benim tanıdığım gönlü güzel insan gece gibi karanlık olamaz.
Zaten mevzu karanlık olmasında değil, hüzünlü olmasında, gönlünü aydınlatacak, ruhunu aydınlığa çıkaracak yıldızlara, hatta Ay kız’a ihtiyacı olması.
Zira gümüş saçlı Ay kız’dan ayrı düşen gece. Hüzne kapılan, boynu bükük olan gece…
Belki de Ay kız’ın varlığında teselli buluyordu, boynu bükük gece.
…
Biliyoruz ki, gece ne kadar karanlık olursa yıldızlar o kadar ışıltılı, pırıl pırıl olurlar.
Geceye bu yetmez.
Daha çok ışık, daha çok aydınlık arar durur. Gecenin en karanlık köşelerine, belki de en mahrem duygularına erişebilecek parıltıda bir aydınlık…
Adeta içindeki kapkara lekeleri silip süpürecek cinsten…
Sanki ruhunun derinliklerinde ve hatta şuuraltının ulaşılamaz köşelerinde yer edinmiş her türlü kederi, üzüntüyü, levsi ne kadar olumsuzluk varsa her şeyi, her şeyi kendi aydınlığı gibi yıkayıp berraklaştıracak bir ziyaya yani Ay kız’a muhtaç.
Gece olmadan ne yıldızlar, gece olmadan ne Ay kız, gece olmadan ne güneş kendi varlığını gösterebilir.
İllâ ki gece güne, gün geceye dönmeli.
İlla ki gönül aşka, aşk gönle girmeli.
İlla ki bir esinti yüreği serinletmeli, hafif bir rüzgâr sevecen parmaklar misali saçlar arasında gezinmeli.
Yani her şey birbirine dönmeli.
Tıpkı dünya gibi devretmeli, döne döne yenilenmeli.
Zira sabitlik, sadece kendi etrafında daire çizmek yani fasit daire içinde ömrü tamamlamak olur ki, buna özgürlük denir mi bilmem.
…
Ay kızla siyah gecenin sessizliğine bırakmalı zamanı.
Yalnızlığın karanlığında onlar gönüllerince dertleşirler zaten. Muhabbetlerinin tadına varırlar doyasıya.
Yalnızlık mı?
Yalnız değiller, Ay kız ve siyah gece.
Varsın bu seferlik yıldızlar onlara eşlik etmesinler. Sadece kendi âlemlerinde sessizce dinlesinler bu sevdalıları. Hatta biraz da dinlensinler.
.
Sevgiyse aşkın kaynağı…
Bu membaın suyu zaten kurumaz. Öyle derinlerden sızar gelir ki…
Tılsımlıdır, büyülüdür, etkilidir ve coşkuludur bu menba…
Ne ağustos böceğinin yanık türküleri, ne gece yelinin yumuşak eli sakinleştiremeyecekse yaralı ve yalnız yüreği…
Sus ve geceyi dinle.
“Yani gece olmaktan uzaklaştık!..”
En güzeli bu işte…
*
Nedendir bu yalnızlık?
Nedendir bu mahzunluk?
Nedendir böylesi iç âleme mahkûmluk?
.
Anlamamak mümkün değil aslında.
Yaşatan bilmez, yaşayana sormalı…
…
Yürek sesinizi duyuyor, en azından hissedebiliyor ve sizi gönülden kutluyorum, değerli Hümeyra Hanım öğretmenim.
Hassasiyetiniz, ince ruhunuz, yerine göre en naif duygularınız kelimelere bürünüp mısralara diziliyor ve nihayetinde şiir hüviyetiyle görünüyor.
Nicelerine…
Sevgi, saygı ve selamlarımla…
Hikmet Çiftçi
29 Temmuz 2018
Kaleminiz yüreğiniz var olsun Kutluyorum Hümeyra Hanım...
Saygı ve Selamlarımla.
TÜM YORUMLAR (7)