Gece olunca…
bir tuhaf oluyorum.
Sanki dünya biraz küçülüyor,
kalp büyüyor gibi.
Yani gündüzden kalan ne varsa,
akşam tamir etmiyor da,
üstünü örtüyor battaniye niyetine.
İnsan yalnızken düşünürmüş derler.
Doğru.
Ama esas mesele ne biliyor musun?
Gece, insanı kendine yaklaştırıyor.
Kendi sesine…
hani şu kalabalıkta duyamadığın iç ses var ya,
işte gece o mikrofona çıkıyor.
Bir sokak lambasının altına oturmuş gibi oluyorsun bazen,
ışığın üstünde,
dünya karanlık.
Saklanacak yer yok.
Kendi kendine açıkta kalıyorsun.
Korkmuyorsun da…
ama biraz eksik, biraz eksik.
Radyoda bir şarkı çalıyor mesela.
Tarih yok, kişi yok, ama his var.
Çocukluk kokusu gibi.
Sobanın kenarındaki terlikler,
mutfakta kaynayan ıhlamur…
bir de kim olduğunu unuttuğun ama hatırlamaktan vazgeçemediğin biri.
Gece bazen bir dert ortağı,
bazen de eski bir sevgili gibi:
Geliyor,
anlatıyor,
sonra sabah olmadan gidiyor.
Sen de kalıyorsun…
aynı yerde,
ama başka bir sen olarak.
Ve saat geçiyor…
03:17 mesela.
Herkes uyumuş,
sen hâlâ ayaktasın.
Çay soğumuş,
kendi sıcaklığını hatırlamak ister gibi yudumluyorsun.
Ama fayda etmez,
çünkü bazı şeyler soğuyunca
yeniden ısıtılmıyor.
Gece işte…
Bir nevi iç muhasebe.
Nerede eksiğiz,
nerede susmuşuz,
kimleri içimizde yaşatıyoruz hâlâ —
tek tek çıkarıyor ortaya.
Ama güzel yanı şu:
Her gece biter.
Kimi sabah olur,
kimi alışılır.
Önder ElçiKayıt Tarihi : 19.6.2025 12:43:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!