geceye mi sürdün ellerini yar
gözlerinin altı gece karası
gamzelerin göl olmuş taşar
göz yaşların dingin deniz dalgası
gel desem gözlerimin menziline
güzelliğin bakışlarıma ustura yarası
gündüzü çıkarmışsın günlerden
geçmez gönül meclisimden yalnızlık yasası
gelmeleri rafa mı kaldırdın yar
gittiğin yerler düşman zulası
gül koklanmazmış uzaktan
geçit vermez kavuşmaya uzak belası
gün gelir tükenir saatimdeki kum
geride kalan yalnızca yürek yanması
gönül koydum sana yar
giydiğim hayatımın en son urbası…
**
Kayıt Tarihi : 11.1.2005 12:44:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yunus Güzel](https://www.antoloji.com/i/siir/2005/01/11/geceye-mi-surdun-ellerini.jpg)
Bu tür şiirleri yazmaya kalktığınızda örgüsü tutmaz, rahatsız eden bir yan olur okuyanı genelde. Bu şiirde bunların hiç biri yok. Bir örgü ve içinde akış barındırmasından kaynaklanıyor sanırım.Böyle olunca, 'g' harfi de kendiliğinden denk geliyor gibi oralara..
Finaldeki gönül koyma fiili üzerine düşününce aklıma şunlar geldi:
Birine gönül koymak için gönül vermiş olmak da gerekir biraz.. Sevdiğimiz ancak bizi en çok inciten olur.Gönüldeki o incitebilme bölgesi ona açıktır en çok.. Onun davranışları en çok beklentilendiğimiz, sancılandığımız, etkilendiğimiz davranışlar olur elbette.
işte ozaman 'gönül koydum sana yar' der şair..
giydiği kefenle seslenirken sevdiğine..
sevgiyle..
aynur özbek uluç
TÜM YORUMLAR (2)