Nasıl insan geç kalırsa bazen yaşama,
mevsimler de gecikirmiş meğer.
Ağaçlar yaprağa,dallar çiçeğe
yağmur toprağa gecikirmiş.
Güneş sabaha naz çeker,
uzar gidermiş geceler.
Öğrendim bunu zamanla...
Sonra,öğrendim ki,
incecik bir ışık aralarmış karanlığı.
Telaşlı adımlar sararmış doğayı,
geç kalmışlıktan hesap soran.
Çoktan unutulurmuş,
'umut var' günlerin kısalığı...
Hiç hesaba katılmazmış eylül fırtınası.
O da,güya hep zamansız gelirmiş..!
Göçe geçikmiş kuşlar vurulurmuş ilkin.
Çiçeklere,yapraklara gelirmiş sıra.
Gündüzler kısaldıkça ,kısalırmış kelimeler
Sessizleşirmiş doğa,çekilirmiş köşesine.
Sırasını savmuşcasına, haddini bilircesine...
Öğrendim bunu da zamanla...
Öğrendim, ölü kuşların uçmayacağını.
Geç kalmışlıkların kafayı takılmayacağını.
Öğrendim, erken batan güneşlere karşın,
gecelerden yıldız toplanacağını.
Öğrendim,azdan çok yapılacağını.
Çekildim köşeme,seyre daldım dünya telaşına.
Sıramı savmuşçasına,huzuru bulmuşcasına (5- Temmuz 2013)
Kayıt Tarihi : 5.7.2013 15:13:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Sağıma soluma baktığımda üç insandan ikisi mutsuz. Dillerinde'keşkeler' var. Zaman zaman ben de katılıyorum aralarına. Sonra düşünüyorum.; Yaşam ne kadar kısa diye. Bu hafta içinde kaybettiğim yakınım geliyor aklıma.Üç günlük dünya diyorum... Doğa bile herşeyi sırasıyla yaşarken. Ağaç yaşamak için o güzel yapraklarını itirazsız dökerken,bizdeki bu keşkeler niye diye? Önce yüksek çıtaları çekiyorum aşağıya.Keşkeleri koyuyorum bir tarafa...Yürereğimden geçenler döküyorum kağıda...
Geç kalmışlıkların kafayı takılmayacağını.
Öğrendim, erken batan güneşlere karşın,
gecelerden yıldız toplanacağını.
Gönülden kaleme süzülmüş hayatı anlatan dizeler için tebrikler sayın Gün..Her yaşadığımızdan bir şeyler kalıyor.Yeni şeyler öğreniyoruz.
Öğrendikçe yalnızlaşıyor mu insan acaba.Bilemiyorum..Saygı ve sevgiyle kalın
Yıldızları okumasını bilene iremce
Bilmeyene sanki bilmece.....
TEBRİKLER...SEVGİLER...
Bir komutluk zaman gibi yaşanılan hayat…
“Bir – ki – üç” diyecek kadar.
Sanki bir’de dünyadayız, iki’de yan yana ve iki hecelik kadar uzun gibi görünen bir zaman, sonra “üç” gidişin teklik hali. Tek heceye dönüş gibi yalnızlığa dönüş ve sessiz sedasız gidiş…
Hayat, kısaca kısa bir komutluk sayış kadar…
“Bir – ki – üç”
Allah rahmet etsin, yakınınıza. Mekânı Cennet olsun.
Vakti gelen son durakta beklemeye başlıyor, o muhteşem mahşer gününe götürecek vasıta gelsin diye.
O an, bir “sûr” üflemesiyle mi kendini gösterecek, yoksa korkunç uğultularla yer ile göğün birleştiği anda mı kendini gösterecek?
Bizlerin mahşeri, ölüm anımız mı olacak?
Doğruyu ve gerçeği Allah biliyor.
Hakkımızda hayırlısını versin.
Pişmanlıklar, iç geçirmeler, keşkeler hepimizde olan olağan duygular. Olanı kabullenmek, olması gerekeni isterken olanla yetinmek insanı daha huzurlu, rahat kılar.
İhtiraslı olmak var da, muhteris olmaya, illaki diyecek kadar, ifrata kaçacak kadar ihtirasa gerek yok.
“Çok şükür” demek, sağlığımız, huzurumuz ve rahat olmamız için güzel bir anlayış/tı. Olması gereken de bence bu. Yani kanaat etmeyi de bilmeliyiz. Kanaatkâr olurken tembelliğe, gevşemeye asla meyletmemeliyiz.
Çıtanın yüksekliği hedefin büyüklüğünün ifadesidir.
“Büyük insanların büyük hedefleri olur.” Misali. Ancak bu hedefleri gerçekleştirememek üzüntü kaynağı, yılgınlık ve pişmanlık kaynağı olmamalı.
Hedefi olmayanların amacı da olmaz. Amacı olmayanların hayali, hayali olmayanların hayata bağlılığı olmaz.
İnsan, hayalleriyle, amaçlarıyla, hedefleriyle yaşama arzusu içinde olur, yaşama şevk ve heyecanı ile daha dinamik, daha enerjik daha hayata bağlı olur.
Sıra yok efendim.
Genel bir geliş ve gidiş var.
Sonbaharda düşen yaprakların nasıl ki hiçbir telaşı yoksa ve teslimiyetle geçen zamanı geleceğe bırakıyorlarsa, bizler de aynı gönül huzuru ile kendimizi geleceğe bırakma düşüncesiyle kabullenmeliyiz her şeyi.
Kaderse, evet efendim, kaderi kabullenmek…
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
10 Temmuz 3013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (7)