Bir gün anlarsın; gecenin sessizliğini yüreğinden kopup gelen çığlıklar böler. Kimseye duyuramazsın yüreğinin sesini…
Kafanı kaldırıp boş duvarlara bakar durursun öylece ve sessizce neye baktığını bilmeden…
Eline bir beyaz kâğıt ve bir kalem alırsın, her gün satırlara aktarırısın duygularını ama yine de hafiflemez yüreğinin acısını. İşte o zaman anlarsın, bu hayattan yavaş yavaş eridiğini ve azar azar silindiğini…
Bir zaman geçmiş günlerin hayaline dalarsın. Sonra dizilir yaşadıkların birbiri ardına gerçekler acı…
Sevmek ne imiş bir gün anlarsın sende. Bir gün anlarsın hayal kurmayı; beklemeyi, ümit etmeyi ve de yok etmemeyi…
Bir kirli gömlek gibi çıkarıp atarsın bütün vücudunu saran o korkunç geceleri. Maziden ne kalmışsa yırtar atarsın sonunda. Belki unutamazsın ama yayaş yavaş hafifletirsin geçmişin bıraktığı izlerini…
Gecenin sessizliğini dinle içinde kendini bulacaksın…
Sadece zihninizden geçenleri seyret, hayatı seyret, yaşadıklarını olanı biteni seyret, duygularının, düşüncelerinin farkına var!
Gecenin sessizliğinizi bozma, sadece ve sadece seyret! Ve gecenin sessizliğini dinle ki, içinde kendini bulasın!
Geceler sessiz masumdur, rüzgar üşütse de geceyi, ya saklansa da gecenin karanlığına yıldızlar parlayacak gökyüzünde yaşadığın müddetçe…
20.08.2010
Nehir Deniz
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta