GECENİN SERENCÂMI
Bir hastane odası, en köşede, karanlık..
Yanda tabip odası, ecel üç beş adımlık
Koridor epey uzun, odalar dizi dizi
İçine bakmayagör, sarartır benzinizi
Her yatakta bir hasta, şöyle bir bakışla geç Kiminin beyni ölmüş, kimi kanser, kimi felç..
Bakışlar ifadesiz, gece gündüz uykusuz
Gözler ufukta saplı, öyle hissiz, duygusuz
Hakk'a şükür zaruri, düşmeden derde gama
Hayret etmek kalıyor, ibretlik serencâma
Öyle ki, her odada ayrı bir hikaye var
Her hikayede bir dert, her dertte bin pâye var
Köşedeki odada hasta bir kadın yatar
Ne çoluğu çocuğu ne de bir yakını var
Marazı beynindeymiş, çilesi hayli büyük
Yüzünden okunuyor, bu hayat kendine yük..
Belli ki hastalıktan nâçâr ve garip düşmüş
Bedeninde gam yüklü, öyle muzdarip düşmüş
Gözlerinde bin cefa, ölümü arar gibi
Boğazında düğümlü onca sözü var gibi
Bir kendimi düşündüm, bir de yaşlı kadını
Âr ettim söylemekten hekime muradımı
Seyrettim hayli zaman, sonda bidâyet gördüm
Ömür denilen şeyi, andan ibaret gördüm
Serumunun iğnesi sol koluna sarılmış
Elleri çok yıpranmış, çizgi çizgi kırılmış
Görmek için etraftaki tüm seslerin yüzünü
Zorluyordu, ancak açamadı gözünü
Bir iğne.. bir serum.. yeni bir hayat
Herkes öldü sandı, yaşıyor fakat..
Gece oldu, uyku indi şifahâne semtine
Sükûnet düşüverdi gecenin en dibine
Sabahın ışıkları selamladı herkesi
Çıkmadı bu kabilden son bir kişinin sesi
Geceden götürmüşler beklememiş sabahı
Duası kabul oldu hüzün getirdi âhı
Bir hastane odası, en köşede, karanlık..
Burada ölmek ya çok zor, ya da bir anlık...
Yunus Çukurkaya
Yunus ÇukurkayaKayıt Tarihi : 2.10.2018 23:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!