ey yüzüne hasret kaldığım mavi,
o turuncudan düşme bakışlarını,
sonsuza denk,düşecek şekilde
gel! gözlerime devrimler gibi yık.
bilirsin beni,
yıkıntılar arasından bile seçerim
senin nazende yüreğini
büyük dağlar gibisin karşımda
ama bilirim seni
içindeki incelmiş hisleri
kırılmış yanlarını
ağrıyan tarafını
görürüm seni gözlerinde.
çocuk tarafını,
ağlayan harflerini
küsen darılan huylarını
okurum seni
milyon yıllık yoldan.
ellerini bilirim mesela
öyle karışımsız toprak gibidir
hani ne eksen bire yüz verir berekette tir.
mesela sonra o gülüşünü izlerim,
uzak yollardan
düşsüz rüyalardan
batımsız akşamlardan
gelmeyen gündüzlerden
güzelden öte sıcaktır gülüşün
savaşın ortasında sakinliğini yeni bulmuş gibidir.
bakanı uysallaştırır.
kirpiğin kaşına değemiyor sevgilim
istersen sol kaşının üzerindeki o ince nişana sor.
seni özlemenin neresindeyim,bakmıyorum artık
nede olsa ellerine değen kadar değilim.
şimdi suskun bir acının ortasına bağdaş kur
rüzgarın sesini al yanına
gecenin secdesini sür alnına
ve ayın gölgesi bir an saklaya bilir
billur gözlerinden yanağına süzülen
her damla hazineyi.
sen,bilme yine
özledim seni.
Kayıt Tarihi : 1.3.2015 04:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!