Gecenin Karanlığında Dipten Sesler (Şiir ...

Muharrem Araz
106

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Gecenin Karanlığında Dipten Sesler (Şiirsel Deneme)

Bazen yaş oluyor akıyor gözlerimizden, bazen ok oluyor batıyor kalbimize.
Hep iyiyi güzeli istedikçe karşımızda, ”bana ne” diyemiyorum/diyemiyorsun…
Hep ama hep, üstümüze mi alıyoruz sıkıntıları?
Farkındalık mı bu ya da farklılık?

Kötü…
Sıkıntılı…
Uçmak istemeyen kuşlar, kendini boşluğa atmış köhne ruhlar çıkıyor karşımıza.
Gündüzün ağırlığın da eziliyor gece.
Ama sessiz sedasız değil…
Martıların kanatlarını yoluyorlar sanki beynimizde.
İçimize akan gözyaşımız kurusun diye, mendilimiz sol cebimizde yalandan.
Rengi kalıyor yaşamın sürdükçe yüzümüze, ne ağır,ne ağır geliyor bir bilsen üstümüze!
Aynadaki aksimize dikip bakışımızı
ittikçe, kovdukça, kovaladıkça, bağırdıkça, ses vermeye yetmiyor dizimizin dermanı. Derman kalmamış, çözülmüş bağları kim bilir ne zaman? .
Oysa…
Oysa, diktiğinde gözbebeğinin ta içine gözünü yansımalardır belki de günden kalan... Belki itilmişlikler, incinmişlikler, içine attıkların…
Belki de baktıkların, yaktıkların…
Bu ben miyim? Diyorsun.
Yoksa bu ben miyim? ..
Umarsız dört dönüyorsun sağa mı sola mı belirsiz.
Nefes nefese koşturan kim peşinde?
Belirsizliğin hüznüne mi, hüznün yanıltan yansımasına mı ait bu telaşlı adımlar?
Bu ben miyim?
Bu sen misin?

Ekmek yemek değil ki yaşamın içinde tutmaya yarayan umudu...
Açlık belki de...ne bileyim kestane rengi bir göz
Belki ince belli bir bardak çay yada bir simit mi
Boğazını takılıp takılıp yutamadığın
Acaba hep dönmesini beklediğin yada beklettiğini sandığın
Gülüşler mi.....
Hep yarın yarın deyip
Ya,ya yarın yoksa endişesi mi sızlatan inceden ruhumuzu

Çamura batmanında keyfi diz boyu
Sızlatan ruhumuzu,
Ya,
Ya yarın yoksa endişesi mi sızlatan inceden ruhumuzu
Kanattıkça sızarken kuruyan ne....

Pıhtısında rengine beyaza kesmiş
Umutsuz yaşanmışlıklar mı yaşlanmışlıklar mı

Gül bahçesi değildi belki de beklentimiz....
Gel gör ki soldurulan güllerin hesabını vermekte zor mu geldi acaba

Değdi mi geçmiş geçip gidenlere
Belki de gelecek mi beklentimiz hala umutla...
Ve hala ve hala nidalarımızla doldururken sesimiz
Çınlatırken sadece kendi orta kulağımızı
Kalbimize mi söz geçirmedik
Binip gittik o sevimli atlara…

Sabah olacak birazdan
Işıması vaktinde yerküre
Yanında doğurduğun gün/eşin mi?

Belki de saçları sarı belki de siyah kim bilir kısacık kestane kızıllığında
Rüzgar mı titretti
Yoksa ruhunda bulduğun esintimi
Bir sabah sigarası aç karnına iyi mi gelir,
Uzaklardan horoz seslerine karışan toprağın üstünde damlayan
Gözyaşı düşmesi mi
Hicrana saran ruhunda tesellisi
Hüznün en dibinden yerlere batıp da çıkmıyasıca
Hazin doruklarından inmeyen eşek gurur mu
İçime sapladığın sen hançerimi yoksa yüzümdeki hüzün
Yeni tanıdım mavinin parlament olanını...
bir gece vaktı Galata Köprüsünde vapur düdükleri
Martı çığlıkları
Gece ışıltıları ile
Çektiğim resim sen miydin yoksa gece düşlerim mi
Birlikte mi ağlamaya, birlikte mi yanmaya
Birlikte mi ağlaşalım,birlikte mi yanalım geceye

İsli paslı ve küflü sokaklarında Galata’nın
Tuttuğun/m elin/m mi
Ah vefasız kuş
Belki de bildin de vefa
Sürdün de sefa aldın da cefa gördün de eza
Yanman bundandır

Yada bağımlılık
Bağımlılık alışkanlık,
Bir dolu var belki de yaşamımızda
Alış
Alışma
Karış karışma
Yarış yarışma
Tanış,tanışma
Dönüp duruyor
Gidince geliyor bakınca görüyorsun
Bazen birileri seni dik ve iri görüyor,
Bir dolu özellikle
Bu sen mısın..nasıl oldu nasıl yaptın bilmiyor
A…a…a… diyor
Çizgilerde derinliği bilen gören anlayan yok
Yarım kalmışlıkların
Yarın endişeleri gerginliği istemleri
Elinde bir çıkın kaçmaya çalışan,
Gidip dönmeyecek düşüncelerin peşinde

Koşacağın hayallerin dönmesi belki de
Gerçeğe an meselesi derken...
Bir yerlerde eteklerin dikenli tellere takılıp sıyrılıp
Çırıl/çıplak k/alıyorsun
Tuttuğun üzerine örtün diye
Gülüşü gülden tatlı duyguyu ruhunda yağmur çiselemesinde toprak tadını
Bir yudum su olurda bazen içersin geçer gider hıçkırığın,
Örttüğün
Örterken saçlarında dağılmış saçları toplayıp
Akan gözyaşlarını silecek
Ve hatta burnunu sümüklüyken öpecek
Savurmadığım kül kalmadı düşlerde
Yarı uykulu yarı uykusuz ve de ağlak gecede
Bakındım gecenin sol yarısında boş kalmış bir tarafı
Kocaman yatak
Havada kalan mıydı elın/m

Buz kalıbından çıkmış pörtlemiş gözlerim
Şaşkın bakışlarım ve sen aydanmı doğdun geceye
Rengin mi aydınlatan geceyi
Gülüşün mü
Dip dalgalar yemişken deryalar da avcısı süngercinin

Can mısın
Yoksa gelip gecece ömre bedel an mısın

Bak hüzün yüzünde dönerken tebessüme
Saat ikisinde yaşamın,yeniden ruhuna giren
Yaşam ormanlarında kesilmiş ağaçların mı aklına gelen
Unut gitsin
Yoksay, olmadı gece
Dün de yoktu belki de yarın
Hadi aç kollarını kaldır yukarı bırak
Belki de iyi gelecek
Gözyaşı yağmurun İstanbul’un kurak gecesine
Sabah zor gelir gün pusluysa kirlerden
Düşüncesi çıkıyorsa sağ yanından sol yanından
Of…
Sigaramda bitmiş sonuncusu yaktığım elimde yanan
Yoksa
Yanan yoksa
Geçmişim mi

Vazgeçtim,silkiniyorum
Dünü ben kurdum bugünü ben yaşadım yarında benim
Aldığım gül çubuğuydu diktiğim saksıma belki de büyür
Gözüm gönlümü verecek suyuna candan belki de bulacak huzur
Ne yangınlarda yan
Ne kor ateş olsun gönlün
Yakıp da geçmenin acısı sancısı düğüm.

Şarkı ne,bizim ki mi çalan usulca
İnanmam bu vakitte geceye....
Bana yapmaz sürprizi yapmış artık bir kere
Ben şehrin müzmin sızlayanı ağlarım ben her gece
Bilirim yarın dünden belli kızarım tecelliye

Düştü gözlerin/m mahzunlaştın
Ne zordur,
Korkular endişeler her yeni başlangıçlar..
Ne olduğunu k/estiremediğin düşünceler...
Bilmeyi istersin soruların çoktur
Belki de zamanın az....
Tükenmesinden mi korkun..
Ürkek bakışlarında hissettiğin hissettirdiğin,
Bulduğun mu cevabını yansımasında gördüğünün
Çok zordur
Başlangıçlar
Ürkekliği vardır belleğinde...
Ya o da öyleyse
Ya buda böyleyse
Ya buda söylerse diye
Bulursun sevinci minicik cümlelerde....
Sığınırsın arkasına.....
Ya büyürse cümleler
Ya büyürse cümleler..........
Ya yağarsa üstüne durmadan onsuz geceler....
Adı yoktur belki de
Adsız sansız kimliksiz
Gizlice
Düşerse gecene birden.
Korkun ondan mıdır koymadığının adını başlangıcın
Merhabayla başlayıp iyi gecelerle bitecekti,kim bilir....
Nasılsınla çoğalıp
Nedenlerde koyulaşıp
Korkularla ötelenmiş sıradanlık mı
Çocuksu yüzünde masumiyetin izi...
Haklısın kesinlikle.....
Bedeni yordun,
Kafanı yordun bir sürü sordun
Sordun, sordun
Çıkmalısın içinden bu girdabın bilirsinde yüzmeyi,
Varacaksın tadına eminim yaşamın

Aydanmı geldin sen geceye ışık gibi süzüldün yıldız mısın
Gülüşünü geceye teslim ederken uykunda,
Tebessümünde hüzünkar yalnızlık
Haydı sil gözyaşlarını...
Gizli yüz.

Mozan-Muharrem Araz
Eylül2007

Muharrem Araz
Kayıt Tarihi : 7.11.2007 11:44:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Fesih Aktaş
    Fesih Aktaş

    Uzun zamandır sesi çıkmayan Muharrem Bey'den muhteşem bir şiit okudum. Çok uzun olmasına rağmen sıkmadı, bezdirmedi.
    Bütün samimiyetimle itiraf etmeliyim; 'son zamanlarda okuduğum en güzel şiirlerden'

    Tebrikler

    Cevap Yaz
  • Ferah Yılmaz
    Ferah Yılmaz

    Sevgili mozannnn, satırlarını okudukça yaşamamak, gecenin bu saatinde bunca hüzüne sürüklenmemek mümkün mü ....Yüreğin hiç acımasın emi...KUTLUYORUM

    Cevap Yaz
  • Ahmet Tahsin Çınar
    Ahmet Tahsin Çınar

    'Değdi mi geçmiş geçip gidenlere
    Belki de gelecek mi beklentimiz hala umutla...
    Ve hala ve hala nidalarımızla doldururken sesimiz
    Çınlatırken sadece kendi orta kulağımızı
    Kalbimize mi söz geçirmedik
    Binip gittik o sevimli atlara… '

    Bu uzun mu uzun destansı şiirden ilk okuyuşta aklımda bu dizeler kalmış. Şiirin özü gibi geldi bana. Tekrar tekrar okuyacağım.
    Dostluk ve sevgimle.

    Cevap Yaz
  • Yaşar Aydın
    Yaşar Aydın

    harikaydiniz...kutlarim

    Cevap Yaz
  • Neşer Selman
    Neşer Selman

    güzel bir çalışma...beğeniyle okudum...tebrik ve sevgiler..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (7)

Muharrem Araz