Gecenin İzinde Yürümek Şiiri - Ali İset 2

Ali İset 2
6

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Gecenin İzinde Yürümek

Gecenin İzinde Yürümek

-I- (Gelen)

Sanki dağların ardında zulüm var
Bir firari gözyaşı böler geceyi
Gecenin içinde ansızın bir adam
Adı yok düşler görüp gelişinin
Her sabah erkenden bir vadide
Hep aynı geceyi bekleyişinin
Gelişi düş değilse hayal
Hayal değilse bilmecedir
Geceler azade, gün ölümleri öylesine
Bilir yüreğinden mesul bir adam

-II- (Seçilen)

Kaygı vakti uçurmuşlar kelebekleri
Oysa gecede dirilir gecenin renkleri
Gece zülüflerini dökerde
Bir kumsal gibi içine çeker adımları
Gece seçkin hakikatler
Değilse boş yıldızlar görülmeli
Gerçekler hayalsizdir
Gün batımını yansıtan kaygılar
Can özünden biçer kefenleri
Kan ağlar gözlerinden mahkûm bir adam

-III – (Yüreklenen)

Bir de ölesiye yol alır içinde
Ve asırlarla söyleşir zaman
Bilinmez bu hayalet şehirde kaç kez gömülmeli
Nasıl ve neden boş mezarlar
Şehirler sualsizdir
Sokaklar sersefil
Köşe bucak devleşir haramiler
Gecenin içinde bir isli kandil
Alışır sorgularına kabirlerin
Kanatır mermerleri taş tırnaklar
Ve uyanır şehrin azizleri
Şahlanır atlar, yüreklenir karanfil
Uyanır uyanmalardan memnun bir adam

-IV- (Nefeslenen)

Oysaki gecenin içinde bir pervane
Telâşı ay ışığı kadar derin
Bu yüzden gündüzler ona viran
Gece dediğin sözün tenhalığıdır
Ve gece öylece yapayalnız
Alınlarından içer akılları
Sonsuzluk hazansızdır
Hazanlar ölümcül
Aşklar boran
İklimler onda
Her yorgun nefes onda kıvranır
Kıvranır gecenin örtüsüyle kıskıvrak
Olur, titremelerle meşgul bir adam

-V- (Özlenen)

Ve yağmurların bağrından kopan rüzgâr
Sersefil beklense de
Gurbetler mekânsızdır
Kalbin gözlerinden tutuşur sıla
Düşer suların kalbine yağlı paçavra
Her gemi bir imkânı yakar da gelir
Yelkenler kanatlarına dokunur kelebeklerin
Yer ve gök meltemleri hercai
Serzenişler ummanlar kadar
Dipsiz ve semasız
İniltiler arşa yükselir aşktan
Ortalık sersefil
Her aşk sil baştan
Mesihler özlense de
Her yangında bir İbrahim beklenir
Böyle amansız yakan şey
Gecenin özüne körkütük erir
Yutkunur küllerini masum biri adam

-VI- (Hislenen)

Belki erir buzdağının ıslak taşları
Alevden asude kor gibi
Gecenin ritmiyle bir adamın avuçlarında
Her gece bürünür gökkuşağı
Rengârenk feraceye
Gönülden gönüle naz olur gülleri
Çiçekler zararsızdır
Zaman öylece sessiz dururda
Nasılda çoğalır korsan çığlıkları
Sebepsiz yağmurların ardınca
Sersefil feryatlarla
Sokak lambaları hissiz ve sağır
Yıldızların inadına
Her gece çoğalır kelebekler kadar
Gecenin özünde bir adamın elleri
Ötesi içli bir arayıştır
Bir huzurda unutur kendini
Bulunduğunda ise meftun bir adam

-VII- (Dinlenen)

Sonra kırılan aynada çoğalmak
Sükûta yansıyan ahu zar gibi
Bin bir gecede masal olmak sonra
Çoğalmak yedi veren sümbülün dalında
Gerçekler cellâdını umarken
Gecenin gülşeninde bestelemek heceyi
Sözün bir yanı şiirde
Bir yanı işkencede
İntihar dağlarında sahilleri dinler gibi
Dalgalar dermansızdır
Bir filikasız sandal gibi göçerde gelir
Bulur dertleriyle mesrur bir adam

-VIII- (İstenen)

Her karanlık şehrin kaldırımlarında ur
Gecenin yokuşlarında bir gezgin
Adım adım yorulur dudağında yağmur
Ayın şefkati sarar benliğini
Yar değilse anne gibi
Karanlık ki bütün geçitleri puslu
Asfaltlar ayaklardan da çamur
Tüm saatler tutar da nefesini
Kaybolan bir mesafenin anılarıdır yankılanan
Susmalar feryatlar kadar tuzak
Bir hayalin iniltisi tesellidir
Kayan her yıldız bir aşk kadar tecellidir
Geceyi dinler gecenin efkârında bir adam
Sanki yabancı dertler uslu
Sanki kelebeğin hali ondan uzak
Çerçevesiz bir umuttur bilmek isteyişi
Ondan bile mahrum bir adam

-IX- (İncinen)

Sonra şehirlerde kalakalmak öylece
Kalmak dediğin şey
Tutkunun geceye müptela olmuş nazıdır
Uzaklar, sokaklar gibi çeler akılları
Kalmalar zamansızdır
Uzaklar Yusuf gibi kokar da gelir
Gün zindandır geceden kalma
Ay karanlığında çölleşen bir adam
Damıtır kirpiğinden incecik
Örterde üstüne billur sağanakları
Kuyular devrilir umutları sel alır
Zindanlar sersefil
Ağlamak zararsızdır
Bir gönül çerağıyla yakar maytapları
Ve yanar küller vadisinde
Gül kelebeğinin kanatları
Devrilir ummanlar kadar mahzun bir adam

-X- (Bilen)

Burada sokak lambaları çalıntı
Uzak dağlar yıldızlara daha yakın
Geceler affa
İsyanlar insafsızdır
Hazan gelir
Düş kalır
Hayal çoğalır
Ve yaz gider
Zaman bir gece gibi gelir geçer
Bir gece ki büker belini
Duy ki Kerbela çölünde ölüm var
Gece yolculuğunda bulur izini
Artık çok ötelere mecbur bir adam

-XI- (Bilinen)

Sanki gelmeleri meczup
Gitmeleri mahcup bir adam

-XII- (İzlenen)

Bir sabah erkenden
Yüklenir vadilerden kanatsız kelebekleri
Sessizce kaybolur gecenin izinde
Şafakları beklemeden
Alışır yorgun ve susuz kervanlara,
Artık kendi hâlinde mecnun bir adam

-XIII- (Beklenen)

Say ki çöllerin adında zulüm var
Bir azade gözyaşı çözer bilmeceyi
Hayat bir kelebeğin ömrü kadar
Bir destan olur gece yolculuğunda adam
Yolcular sebepsizdir
Kimine sade bir karanlık
Karanlığa takılıp kalanlar
Bulamaz gecenin ardındaki ışığı
Seherde nurlanır yollar
Âşıklar yüreklerini taşır omuzlarında
Ay ve güneş tutulmaları
Bir anlık

Bilinmez ki,
Yolda avarelik dâhi aşk kadar yücedir
Say ki gecenin meclisinde
O meçhul adam.

Sorulmaz ki…
Aşkın da ötesinde,
Daha da ötesinde,
Haller nicedir

Ali İset

Ali İset 2
Kayıt Tarihi : 28.11.2021 17:34:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Ali İset 2