Hep geceleri basar bu kâbuslar,
gündüz ufak tefek sevinçler sarar yüreği,
ama geceleri, iç yangınları kaplar bedeni,
kararır sanki dünya, yürekle birlik…
Zifir karanlık çöker, simsiyahtır evren,
uzak, çok uzak bir yerlerde, bir ışık vardır sanki.
Dalar gider gözler, gözkapakları arasından,
bir küçücük parıltıdır “O” anıların boşluğunda.
Bir bekleyiş hülyasıdır “O” geçmişin penceresinden.
Bir çift zifiri göz gelir, bakışlarının eteğine,
tutmak, tutunmak, asılmak istersin,
sanki bir ömür istediğin budur özlemle…
Karanlıkların içinde bir feryattır “O”,
gecenin son bekleyişidir, sanki,
yüreği uğuldar, bir yerleri kırılan bir daldır.
kaçırırsın gözlerini, kör bıçak hırçınlığında…
Uzaktan hüzün gelir kulaklara, ayrılık şarkısıyla,
dalar gözler yine zifiri karanlığa.
Yürek yangınları sessizliğin hırçınlığı sanki,
Birkaç damla yaş dökülür uçurum boşluğuna, kıvrıntısız…
Geceler hangi boşluğun dibi,
hangi uçurumun son kıvrıntısı, kanatan,
neden hep geceleri çalar yüreğin kapısı,
ve neden hep, geceler zifiri kâbustur?
Kimin kapısı çalınmadı ki gecenin kâbusuyla,
Kim yalnızlığın penceresinde gömülmedi karanlığa,
neden hep geceleri kanat takar korkular,
ve neden, uçma arzusu kurtuluşu simgeler?
Neden var gücümüzle sarılırız yalnızlığa,
mutluluk yeni gün ışıklarında mı sadece,
yoksa, ihanet mi sarmaş dolaş ruhla,
ve biz ruhsuz mu, daha çok mutlu oluruz?
Kâbus,
İhaneti yudumlamanın sonrası mı?
Hele hak edilmeyen ihanet mi,
geceleri basıp gelen ve bizi ezen.
Hiç mi yok,
bir ışık kurtuluşu, zifir karanlıktan.
İhanet edenin yanında kalan,
bir mükâfat mı, kabusu yaşayanın yanında…
(İzmir --Çandarlı)
Kayıt Tarihi : 25.3.2008 13:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!