Akşam olmakta 
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi 
gözlerimde mavi gecelerin yıldızları 
yüreğimde özlemin ince sızıları 
yorgun güvercinlerin kanat çırpınışlarında soluğum 
bakakalırım her akşam öyle dalgın, dargın ve ıraklardan ırak 
yalnızlığımdır damlayan karanlığın kirpik uçlarında her gece 
her sabah bir çocuktur içimde alıp başını gider uzak dağların doruklarına 
yıllar var ki tek bir çiçek açmadı gönül bahçemde 
kabr-i hanemde tek bir yolcu geçmedi 
çöl oldu gülüstanım 
şiiristanım, düşistanım
oysa hep yolculuklardı sakladığım kendime, keşifsiz denizlerdi 
yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda, bir yalnızlığı 
kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki 
belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada 
oysa yıllar varki tek bir gemi gecmedi denizlerimde 
göğümde tek bir martı uçmadı 
yaşlı ve yalnız bir ağaç gibi sürgün kaldım yüreğimin içinde 
bilirimki, her akşam gözlerimde akıp giden o çağıltı 
avuçlarımda taşıdığın ateşle sudur 
uzak dağların ardında kalan menekşe gözlü bir kızın kokusudur 
her dizede yüreğime kanayan sözcüklerle yazılan 
akşam olmakta 
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi 
yüzümde sınırları çizilmemiş bir hüznün camları parçalanıyor 
depremler başlıyor her gece, şehirler çöküyor içimdeki çukura 
ve her sabah yeniden yüreğimde sızılarla uyanır bir dağçiçeği 
bakarım öyle uzaklara kanayan gülüşlerle, kırık düşlerle 
ki, metropol duvarlara yapıştırılmış
boynu bükük bir resim karesi gibiyim sanki 
hüzünlü yüzüm aykırı sakalımla 
Akşam olmakta 
uzak dağların ardında trenler geçmektedir şimdi 
gecede keman hıçkırıkları, başımda gam 
belki analar ağlamaktadır uzak bir kentte 
yittik çocuklar, yorgun babalar ve yüreklerinde ezikliği çaresizliğin 
belki herkes bir yarayı sarmaktadır kendi içinde kimbilir 
kimsesiz bir ölümü karanlığında 
yıllar varki, ayrılıklar yaralı bir nehir gibi akmaktadır içime 
rüzgarlar eserken alnımın sahillerinden, uzak denizlere savrulur düşlerim 
kirlenir mavi gülüşlerim, yaralanır martılar, havada asit ve kir kalır 
simsiyah bir bulut gölgeler yüzümü her gece, gecelerki, yaslandığım tek sığınak 
akşam olmakta yine 
ey geceden gelip geceye giden trenler 
bir gün yanlış saatlerin gözlerimde buluştuğu bir noktada 
bir damla su gibi düşünce hayatın uçurumundan 
son isyanını çekince yüreğim, alıp götür beni buralardan 
insanın uğramadığı uzak kıyılara 
bir derviş gibi ıssızda yanmak için, kendi içimde sarmak için yaramı...
Nuri CAN
Nuri CanKayıt Tarihi : 13.12.2005 18:46:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
 
 



yıllarca bir ayrılığı biriktirdim deltalarda, bir yalnızlığı
kendimden kaçıp kaçıp kurtulmak isteyen bir gemiydim belki
belki bir deliydim herkesin akıllı olduğu bir dünyada
**
Baştan sona ustaca işlenmiş yalnızlığın öyküsü ve şiirsel uslupla fırça ve kalem darbeleri ile yürek resmedilmiş.
kutluyorum emeği yüreği ...
teması hüzünlü de olsa büyük bir beğeniyle okudum .. hissettim ..
şiirdii hocam tebrikler .
Yürek seslenişlerinizi her zaman size sevgim saygımla selamlıyorum..
Melekler yüreğinizden öpsün..
Sabiha Rana
TÜM YORUMLAR (2)